- Der ki: “Siz, beni masal sandınız da kınama ve kâfirlik tohumunu ektiniz! 4285
- که مرا افسانه میپنداشتید ** تخم طعن و کافری میکاشتید
- Fakat kınayıp da aslı yok, masaldan ibaret dediniz ama gördünüz ya… Siz yok oldunuz, siz masal oldunuz.
- خود بدیدیت آنک طعنه میزدیت ** که شما فانی و افسانه بدیت
- Ben Allah’ın kelâmıyım, Allah’la kaimim. Canın canına gıdayım; arı duru, parlak bir yakutum.
- من کلام حقم و قایم به ذات ** قوت جان جان و یاقوت زکات
- Ben, güneşin nuruyum… Sizin üstünüze vurdum, sizi aydınlattım; fakat güneşten ayrılmış değilim.
- نور خورشیدم فتاده بر شما ** لیک از خورشید ناگشته جدا
- Bakın, ben âşıkları ölümden kurtarmak için buracıkta akıp duran bir âbıhayatım.
- نک منم ینبوع آن آب حیات ** تا رهانم عاشقان را از ممات
- Hırsınız, hasediniz bu kötü kokuyu salmasaydı Allah, sizin mezarlarınıza da bundan bir katrecik saçardı. 4290
- گر چنان گند آزتان ننگیختی ** جرعهای بر گورتان حق ریختی
- O, Hakîm’in sözünü, o Hakîm’in öğüdünü tutmaz mıyım hiç? Her kötü ve yanlış kınama yüzünden gönlümü bozmam, işimden, sözümden kalmam.
- نه بگیرم گفت و پند آن حکیم ** دل نگردانم بهر طعنی سقیم
- Seyislerin ıslık çalmaları yüzünden tayın ürküp su içmemesi
- مثل زدن در رمیدن کرهی اسپ از آب خوردن به سبب شخولیدن سایسان
- Hakîm-i Gaznevî, buyurmuştur ki: tayla anası su içerlerken,
- آنک فرمودست او اندر خطاب ** کره و مادر همیخوردند آب
- Seyisler, atlar gelsinler, su içsinler diye ıslık çalıyorlardı.
- میشخولیدند هر دم آن نفر ** بهر اسپان که هلا هین آب خور
- Tay ıslık sesini duyunca başını kaldırdı, ürküp su içmekten vazgeçti.
- آن شخولیدن به کره میرسید ** سر همی بر داشت و از خور میرمید