- Kaza, hileler düzmeye başladı mı köylü, şehirliyi matetti.
- چون قضا آهنگ نارنجات کرد ** روستایی شهریی را مات کرد
- Şehirli, binlerce rey ve tedbiri olduğu halde matoldu ve bu seferden afetlere uğradı.
- با هزاران حزم خواجه مات شد ** زان سفر در معرض آفات شد
- Kendi sebatına itimadı vardı, bir dağdı ama yarım bir sel, onu kapıp götürdü.
- اعتمادش بر ثبات خویش بود ** گرچه که بد نیم سیلش در ربود
- Kaza ve kader, felekten baş çıkardı mı akıllıların hepsi kör ve sağır olur…
- چون قضا بیرون کند از چرخ سر ** عاقلان گردند جمله کور و کر
- Balıklar, kendilerini denizden dışarıya atarlar. Tuzak, uçan kuşu zebun eder. 470
- ماهیان افتند از دریا برون ** دام گیرد مرغ پران را زبون
- Peri ve şeytan, şişe içine girer. Hattâ Bâbil Harut’unu bile kaza ve kader kapar, avlar.
- تا پری و دیو در شیشه شود ** بلک هاروتی به بابل در رود
- Ancak kaza ve kaderden yine kaza ve kadere kaçan kişi kurtulur. Hiçbir tedbir onun kanını dökemez.
- جز کسی کاندر قضا اندر گریخت ** خون او را هیچ تربیعی نریخت
- Allah’ın kaza ve kaderinden yine Allah’ın kaza ve kaderine kaçan, kişiden başka hiçbir kimseyi, hiçbir hile, kaza ve kaderden kurtaramaz.
- غیر آن که در گریزی در قضا ** هیچ حیله ندهدت از وی رها
- Darvan’lılar ve onların yoksullara bir şey vermeden bahçelerden meyva devşirmek için hileye sapmaları
- قصهی اهل ضروان و حیلت کردن ایشان تا بی زحمت درویشان باغها را قطاف کنند
- Darvan’lıların hikâyesini okumadın mı? Okuduysan niçin hileye sapmakta ısrar edip duruyorsun?
- قصهی اصحاب ضروان خواندهای ** پس چرا در حیلهجویی ماندهای
- Birkaç akrep iğneli kişi, birkaç yoksulun rızkını çarpmak için hileye, düzene giriştiler. 475
- حیله میکردند کزدمنیش چند ** که برند از روزی درویش چند