- Sen de o zahmeti çekebilirsen ne âlâ, orası senin olsun. Fakat bu işi başaramazsan kendine başka bir yer ara” deyince, 630
- گر تو آن خدمت کنی جا آن تست ** ورنه جای دیگری فرمای جست
- Şehirli dedi ki: “Sana yüzlerce hizmette bulunayım, sen tek yer ver. O yayı, oku da ver elime.
- گفت صد خدمت کنم تو جای ده ** آن کمان و تیر در کفم بنه
- Ben uyumam, üzümleri beklerim. Kurt gelirse tam kellesinden vururum.
- من نخسپم حارسی رز کنم ** گر بر آرد گرگ سر تیرش زنم
- İkiyüzlü münafık. Allah için olsun sen beni gece vakti yağmur altında, çamur üstünde bırakma da!”
- بهر حق مگذارم امشب ای دودل ** آب باران بر سر و در زیر گل
- O bucak boşaltılınca şehirli, çoluk, çocuğuyla beraber o daracık, o dönüp kımıldamağa bile imkânsız yere gitti.
- گوشهای خالی شد و او با عیال ** رفت آنجا جای تنگ و بی مجال
- Selden, mağara bucağına sığınmış çekirgeler gibi âdeta birbirlerinin üstüne binmişlerdi. 635
- چون ملخ بر همدگر گشته سوار ** از نهیب سیل اندر کنج غار
- Bütün gece “Aman Yarabbi, sen acı. Biz değil buna, hatta bunun iki yüz misline bile lâyığız.
- شب همه شب جمله گویان ای خدا ** این سزای ما سزای ما سزا
- Aşağılık kişilerle dost olanın, adam olmayanlara adamlık gösterenlerin lâyığı budur.
- این سزای آنک شد یار خسان ** یا کسی کرداز برای ناکسان
- Ham tamaha düşüp ulular kapısındaki hizmeti bırakan, buna lâyıktır.
- این سزای آنک اندر طمع خام ** ترک گوید خدمت خاک کرام
- Temiz kişilerin taşını, toprağını öpüp yalamak aşağılık adamlara hizmetten, onların bağına, bahçesine nail olmaktan yeğdir.
- خاک پاکان لیسی و دیوارشان ** بهتر از عام و رز و گلزارشان