English    Türkçe    فارسی   

4
1837-1846

  • Dediler ki: Adı ne? Bayezid, Ebül Hasan dedi... Onun şeklini, kaşının çenesinin ne şekilde olduğunu anlattı.
  • چیست نامش گفت نامش بوالحسن ** حلیه‌اش وا گفت ز ابرو و ذقن
  • Boyunu, rengini, şeklini, saçlarını, yüzünü bir bir anlattı.
  • قد او و رنگ او و شکل او ** یک به یک واگفت از گیسو و رو
  • İç huylarını, manevi sıfatlarını... Ruhunu, yolunu, yerini, varlığını hep söyledi.
  • حلیه‌های روح او را هم نمود ** از صفات و از طریقه و جا و بود
  • Ten şekli, ten gibi iğretidir... Ona pek gönül verme... o bir anda gelir geçer! 1840
  • حلیه‌ی تن هم‌چو تن عاریتیست ** دل بر آن کم نه که آن یک ساعتیست
  • Tabii ruhun şekli, hali de fanidir... O can şeklini, sıfatını iste ki gökyüzündedir!
  • حلیه‌ی روح طبیعی هم فناست ** حلیه‌ی آن جان طلب کان بر سماست
  • Onun bedeni, yeryüzünde mum gibidir... Nuru ise yedinci kat tavanın üstündedir!
  • جسم او هم‌چون چراغی بر زمین ** نور او بالای سقف هفتمین
  • Güneşin ışıkları odadadır ama güneş, dördüncü kat göktedir.
  • آن شعاع آفتاب اندر وثاق ** قرص او اندر چهارم چارطاق
  • Gülün suretini, lâtife yollu burnunun altında görürsün ama gül kokusu dimağın ta tavanına, sayvanına kadar her yeri tutmuştur.
  • نقش گل در زیربینی بهر لاغ ** بوی گل بر سقف و ایوان دماغ
  • Uyuyan adam, Aden’de bir azaba uğradığını görür ama aksi, bedeninde ter halinde görünür! 1845
  • مرد خفته در عدن دیده فرق ** عکس آن بر جسم افتاده عرق
  • Gömlek, Mısır’da bir harise rehin olmuştur ama Kenan ülkesi o gömleğin kokusuyla dolmuştur!
  • پیرهن در مصر رهن یک حریص ** پر شده کنعان ز بوی آن قمیص