English    Türkçe    فارسی   

4
2327-2336

  • Beni nakşeden, bana bu sureti veren odur; nakkaşım odur benim... Başkası bu dâvaya kalkışırsa zalimdir.
  • نقش او کردست و نقاش من اوست ** غیر اگر دعوی کند او ظلم‌جوست
  • Sen benim kaşımı bile yaratmaya kadir değilsin... Böyleyken nasıl olur da beni yarattığını söyleyebilirsin?
  • تو نتوانی ابروی من ساختن ** چون توانی جان من بشناختن
  • Asıl o gaddar, o azgın sensin ki Allah’a şerik olmak davasına düşmüşsün.
  • بلک آن غدار و آن طاغی توی ** که کنی با حق دعوی دوی
  • Ben bir kötü kişiyi öldürdüysem ne nefsime uyduğumdan öldürdüm, ne de eğlence için! 2330
  • گر بکشتم من عوانی را به سهو ** نه برای نفس کشتم نه به لهو
  • Ben bir yumruk indirdim o da derhal ölüverdi... Zaten canı yoktu can verdi geberdi gitti.
  • من زدم مشتی و ناگاه اوفتاد ** آنک جانش خود نبد جانی بداد
  • Ben bir köpek öldürdüm... Fakat sen peygamber oğullarını, yüz binlerce suçsuz, ziyansız çocukları öldürdün ya!
  • من سگی کشتم تو مرسل‌زادگان ** صدهزاران طفل بی‌جرم و زیان
  • Onları öldürdün; hepsinin kanı senin boynundadır... Bakalım hele, bu kan içmeden başına neler gelecek?
  • کشته‌ای و خونشان در گردنت ** تا چه آید بر تو زین خون خوردنت
  • Yakup soyunu öldürdün... Maksadın da hep beni öldürmekti, bunu umuyor, bunu istiyordun sen!
  • کشته‌ای ذریت یعقوب را ** بر امید قتل من مطلوب را
  • Allah, seni kör etti de beni seçti... Nefsinin pişirip kotardığı hile, baş aşağı geldi. 2335
  • کوری تو حق مرا خود برگزید ** سرنگون شد آنچ نفست می‌پزید
  • Firavun dedi ki: Bunları bırak hele... Şüphesiz benim hakkım, tuz ekmek hakkı buydu ha!
  • گفت اینها را بهل بی‌هیچ شک ** این بود حق من و نان و نمک