English    Türkçe    فارسی   

4
2443-2452

  • Gaziler, savaşa pek gitmediler mi kâfirler, yürür saldırılar.
  • غازیان حمله‌ی غزا چون کم برند ** کافران برعکس حمله آورند
  • Gayb gazileri, hilimlerinden sana saldırmazlar kötü gidişli.
  • غازیان غیب چون از حلم خویش ** حمله ناوردند بر تو زشت‌کیش
  • Gayb derbentlerine saldırdın... gayb erlerinin bu tarafa gelmemesini diledin! 2445
  • حمله بردی سوی دربندان غیب ** تا نیایند این طرف مردان غیب
  • Ata bellerine, ana rahimlerine pençe attın... Kötülükle yolu kesmek istedin!
  • چنگ در صلب و رحمها در زدی ** تا که شارع را بگیری از بدی
  • Ululuk ıssı Allahnın soy sop yetişmesi için açtığı ana yolu sen nasıl kapatabilirsin?
  • چون بگیری شه‌رهی که ذوالجلال ** بر گشادست از برای انتسال
  • A inatçı, sen derbentleri tuttun ama körlüğüne rağmen, yine bir er çıktı işte.
  • سد شدی دربندها را ای لجوج ** کوری تو کرد سرهنگی خروج
  • İşte o çıkan er benim... Senin maksadını yıkıp yakarım; Allah’ın adı ile senin adını sanını yok ederim!
  • نک منم سرهنگ هنگت بشکنم ** نک به نامش نام و ننگت بشکنم
  • Sen var, derbentleri iyice tuta dur... Ne vakte dek sakalına bıyığına gülüp duracaksın? 2450
  • تو هلا در بندها را سخت بند ** چندگاهی بر سبال خود بخند
  • Kader bıyığını sakalını birer birer yolar... Nihayet kadere karşı çekinmenin fayda vermediğini anlarsın.
  • سبلتت را بر کند یک یک قدر ** تا بدانی کالقدر یعمی الحذر
  • Senin bıyığın sakalın mı daha kuvvetlidir, Ad’ın bıyığı sakalı mı? Onların nefesinden şehirler titrer dururdu.
  • سبلت تو تیزتر یا آن عاد ** که همی لرزید از دمشان بلاد