English    Türkçe    فارسی   

4
2751-2760

  • Bir padişah, başka bir padişahı tuttu mu ya öldürür, ya bir zindana hapseder!
  • چونک شاهی دست یابد بر شهی ** بکشدش یا باز دارد در چهی
  • Fakat bir düşkün dertliyi görse derdine merhem bulur, ona ihsanlarda bulunur!
  • ور بیابد خسته‌ی افتاده را ** مرهمش سازد شه و بدهد عطا
  • O ululanma zehir değilse neden padişah, onu suçsuz, hatasız öldürüyor?
  • گر نه زهرست آن تکبر پس چرا ** کشت شه را بی‌گناه و بی‌خطا
  • Öbürüne de, kendisine bir kullukta bulunmadığı halde neden iltifat ediyor? Bu iki harekete bakıp zehiri anlamak mümkündür!
  • وین دگر را بی ز خدمت چون نواخت ** زین دو جنبش زهر را شاید شناخت
  • Yol kesen, asla bir yoksulu dövüp vurmaz. Kurt ölü kurdu katiyen ısırmaz! 2755
  • راه‌زن هرگز گدایی را نزد ** گرگ گرگ مرده را هرگز گزد
  • Hızır, gemiyi kötü kişilerin ellerinden kurtarabilmek için deldi, kırdı.
  • خضر کشتی را برای آن شکست ** تا تواند کشتی از فجار رست
  • Mademki kırık gemi kurtuluyor, sen de kırıl! Emniyet, yoksulluktadır, yürü, yoksul ol!
  • چون شکسته می‌رهد اشکسته شو ** امن در فقرست اندر فقر رو
  • Madeni olan ve madende birkaç parası bulunan dağ, külünk, kazma yaralarıyla paramparça oldu.
  • آن کهی کو داشت از کان نقد چند ** گشت پاره پاره از زخم کلند
  • Kılıç, boynu olanın boynunu keser, gölge, yerlere döşenmiştir; o hiç yaralanmaz!
  • تیغ بهر اوست کو را گردنیست ** سایه که افکندست بر وی زخم نیست
  • Ululuk, fazla ateştir a azgın... Kardeş, kendini ateşe nasıl atıyorsun ki? 2760
  • مهتری نفطست و آتش ای غوی ** ای برادر چون بر آذر می‌روی