English    Türkçe    فارسی   

4
2798-2807

  • İğreti beylik böyle zayıf olur... Allah vergisi olan beylikse böyle yücedir işte.
  • ملک بر بسته چنان باشد ضعیف ** ملک بر رسته چنین باشد شریف
  • Ey soyu sopu belli kişi, o mızraklarla sopayı görmediysen o beylerin adları ile peygamberin adına bak.
  • نیزه‌ها را گر ندیدی با قضیب ** نامشان بین نام او بین این نجیب
  • Onların adlarını kuvvetli, şiddetli ölüm seli sildi süpürdü... Fakat Ahmed’in adı ve devleti baki. 2800
  • نامشان را سیل تیز مرگ برد ** نام او و دولت تیزش نمرد
  • Onun nöbetini günde beş defa vuruyorlar... bu, kıyamete kadar her gün böyle sürüp gidecek!
  • پنج نوبت می‌زنندش بر دوام ** هم‌چنین هر روز تا روز قیام
  • Aklın varsa sana lûtuflarda bulundum... eşeksen eşeğe de asayı getirdim.
  • گر ترا عقلست کردم لطفها ** ور خری آورده‌ام خر را عصا
  • Seni bu ahırdan öyle bir çıkarırım ki sopayla başını, kulağını kanlara boyarım!
  • آنچنان زین آخرت بیرون کنم ** کز عصا گوش و سرت پر خون کنم
  • Bu ahırdaki eşekler de senin cefandan aman bulamıyorlar insanlarda!
  • اندرین آخر خران و مردمان ** می‌نیابند از جفای تو امان
  • İşte sevilmeyen her eşeği yola getirmek, terbiye etmek için sopa getirdim ben! 2805
  • نک عصا آورده‌ام بهر ادب ** هر خری را کو نباشد مستحب
  • Seni kahretmek için o sopa, bir ejderha kesilir... çünkü sen de işte ve huyda bir ejderha kesilmişsin.
  • اژدهایی می‌شود در قهر تو ** که اژدهایی گشته‌ای در فعل و خو
  • Sen amansız bir dağ ejderhasısın ama gökyüzü ejderhasına da bak!
  • اژدهای کوهیی تو بی‌امان ** لیک بنگر اژدهای آسمان