English    Türkçe    فارسی   

4
770-779

  • Neyzen neyi aşağı tarafına tutarak, hadi bakalım dedi... Benden iyi üfleyeceksen üfle! 770
  • نای را بر کون نهاد او که ز من ** گر تو بهتر می‌زنی بستان بزن
  • Ey Müslüman, edep nedir diye arar sorarsan bil ki edep, ancak her edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül etmektir.
  • ای مسلمان خود ادب اندر طلب ** نیست الا حمل از هر بی‌ادب
  • Kimi falan adamın huyu kötü, tabiatı fena diye şikâyet eder görürsen,
  • هر که را بینی شکایت می‌کند ** که فلان کس راست طبع و خوی بد
  • Bil ki bu şikâyetçinin huyu kötüdür; kötüdür ki o kötü huylunun kötülüğünü söylüyor!
  • این شکایت‌گر بدان که بدخو است ** که مر آن بدخوی را او بدگو است
  • Çünkü iyi huylu, kötü huylulara, fena tabiatlılara tahammül eden, onların kötülüğünü söylemeyen kişidir.
  • زانک خوش‌خو آن بود کو در خمول ** باشد از بدخو و بدطبعان حمول
  • Fakat şeyh, birisinin kötülüğünü söylerse bu, Allah emriyledir, kızgınlığa, heva ve hevese uymadan değil! 775
  • لیک در شیخ آن گله ز آمر خداست ** نه پی خشم و ممارات و هواست
  • Onun şikâyeti, şikâyet değildir, onu ıslahtır... O şikâyet, peygamberlerin şikâyetine benzer.
  • آن شکایت نیست هست اصلاح جان ** چون شکایت کردن پیغامبران
  • Peygamberlerin sabırsızlığı, bil ki Allah emriyledir... Yoksa onların hilmi, kötü şeylere tahammül eder.
  • ناحمولی انبیا از امر دان ** ورنه حمالست بد را حلمشان
  • Onlar kötülüğe tahammül ede ede tabiatlarını öldürdüler... Artık onlardan bir tahammülsüzlük zuhur ederse kendilerinden değildir, Allah’tandır.
  • طبع را کشتند در حمل بدی ** ناحمولی گر بود هست ایزدی
  • Ey Süleyman, kuzgunla doğan arasında Allah hilmine bürün de bütün kuşlarla uzlaş!
  • ای سلیمان در میان زاغ و باز ** حلم حق شو با همه مرغان بساز