English    Türkçe    فارسی   

4
794-803

  • Allah, gözüne, “Onu sık” dese göz ağrısı senin yüzlerce defa kökünü kazır!
  • گر بگوید چشم را کو را فشار ** درد چشم از تو بر آرد صد دمار
  • Dişine “Ona bir ceza ver” dese bir de bakarsın ki dişin, kulağını çekip burmaya başlar! 795
  • ور به دندان گوید او بنما وبال ** پس ببینی تو ز دندان گوشمال
  • Tıp kitabını aç da hastalıklar bahsini oku... Ten askerinin neler yaptığını gör!
  • باز کن طب را بخوان باب العلل ** تا ببینی لشکر تن را عمل
  • Mademki her şeyin canının canı odur, canın canıyla düşmanlığa girişmek kolay mıdır?
  • چونک جان جان هر چیزی ویست ** دشمنی با جان جان آسان کیست
  • Belkıs, cin ve şeytan askerlerini bir tarafa bırak, çünkü onlar, benim emrime canla başla uyarlar, benim hükmümle saflar yararlar!
  • خود رها کن لشکر دیو و پری ** کز میان جان کنندم صفدری
  • Belkıs, önce saltanatı bırak... Çünkü beni buldun mu bütün devlet ve mal, mülk senin olur!
  • ملک را بگذار بلقیس از نخست ** چون مرا یابی همه ملک آن تست
  • Yanıma gelince zaten anlayacaksın ki bensiz bir hamam nakşından, hamamdaki bir resimden ibaretmişsin! 800
  • خود بدانی چون بر من آمدی ** که تو بی من نقش گرمابه بدی
  • Resim, ister padişah resmi olsun, ister zengin resmi... Değil mi ki resimdir, candan nasibi yoktur!
  • نقش اگر خود نقش سلطان یا غنیست ** صورتست از جان خود بی چاشنیست
  • O, başkaları için bezenmiştir... Beyhude yere ağzını, gözünü açmıştır.
  • زینت او از برای دیگران ** باز کرده بیهده چشم و دهان
  • Sen, kendi kendine savaşa girişmişsin... Başkalarını kendin olarak tanımamış, anlamamışsın!
  • ای تو در بیگار خود را باخته ** دیگران را تو ز خود نشناخته