English    Türkçe    فارسی   

5
2858-2867

  • Sabah olunca yazı, yine yeşermiştir. Yeşillik, çayır, çimen, tâ bele kadar büyümüştür.
  • چون برآید صبح گردد سبز دشت  ** تا میان رسته قصیل سبز و کشت 
  • Okuz, öküz açlığına tutulmuştur, akşama kadar bütün yazıyı baştanbaşa otlar, bitirir.
  • اندر افتد گاو با جوع البقر  ** تا به شب آن را چرد او سر به سر 
  • Yine büyür, semirir, şişer. Bedeni yağanır, güçlü kuvvetli bir hale gelir. 2860
  • باز زفت و فربه و لمتر شود  ** آن تنش از پیه و قوت پر شود 
  • Derken akşam oldu mu açlık korkusuna düşer, bu korkuyla titremeye başlar, yine korkusundan zayıflar.
  • باز شب اندر تب افتد از فزع  ** تا شود لاغر ز خوف منتجع 
  • Yarın yayım zamanı ne yiyeceğim, ne edeceğim? diye düşünür durur. Yıllardır, o öküz bu haldedir işte.
  • که چه خواهم خورد فردا وقت خور  ** سالها اینست کار آن بقر 
  • Bunca yıldır bu yeşilliği otlar, bu çimenlikte yayılırım.
  • هیچ نندیشد که چندین سال من  ** می‌خورم زین سبزه‌زار و زین چمن 
  • Hiçbir gün rızkım azalmadı. Bu korku nedir, bu gönlümü yakıp yandıran gam nedir diye düşünmez bile.
  • هیچ روزی کم نیامد روزیم  ** چیست این ترس و غم و دلسوزیم 
  • Akşam oldu, gece bastı mi o semiz öküz, eyvahlar olsun, rızkım bitti diye diye yine zayıflar. 2865
  • باز چون شب می‌شود آن گاو زفت  ** می‌شود لاغر که آوه رزق رفت 
  • İşte nefis, o öküzdür, yazı da dünya. Nefis ekmek korkusu ile daima zayıflar durur.
  • نفس آن گاوست و آن دشت این جهان  ** کو همی لاغر شود از خوف نان 
  • Gelecek zamanlarda ne yiyeceğim? Yarının rızkını nasıl ve nerde elde edeceğim kaydına düşer.
  • که چه خواهم خورد مستقبل عجب  ** لوت فردا از کجا سازم طلب