English    Türkçe    فارسی   

5
857-866

  • Ey zebun kişi sen de secde etmedikçe kıçınla mescidi silip süpürsen kurtulamazsın.
  • تا نیاری سجده نرهی ای زبون  ** گر بپیمایی تو مسجد را به کون 
  • Şehirliler, sağdan, soldan haberciler uçurdular. Bu yıkık yerde bir Ebubekir var mı nerede? diye aramaya koyuldular.
  • منهیان انگیختند از چپ و راست  ** که اندرین ویرانه بوبکری کجاست 
  • Üç gün üç gece koşup tozduktan sonra bir arık Ebubekir bulabildiler.
  • بعد سه روز و سه شب که اشتافتند  ** یک ابوبکری نزاری یافتند 
  • Yolcuymuş, hastalıktan yıkık bir yerin bir bucağında kuruyup kalmış. 860
  • ره گذر بود و بمانده از مرض  ** در یکی گوشه‌ی خرابه پر حرض 
  • Bir yıkık bucakta uyuyormuş. Onu görünce, çabuk dediler,
  • خفته بود او در یکی کنجی خراب  ** چون بدیدندش بگفتندش شتاب 
  • Kalk seni padişah istiyor. Senin yüzünden şehrimiz ölümden kurtulacak.
  • خیز که سلطان ترا طالب شدست  ** کز تو خواهد شهر ما از قتل رست 
  • Adam dedi ki: Ayağım olsaydı, yürümeye kudret bulsaydım gideceğim yere giderdim.
  • گفت اگر پایم بدی یا مقدمی  ** خود به راه خود به مقصد رفتمی 
  • Bu düşman yurdunda kalır mıydım hiç? Sevgililerin şehrine koşar giderdim.
  • اندرین دشمن‌کده کی ماندمی  ** سوی شهر دوستان می‌راندمی 
  • Ölü taşıyan bir salacayı getirip Ebubekir’i üstüne yatırdılar. 865
  • تخته‌ی مرده‌کشان بفراشتند  ** وان ابوبکر مرا برداشتند 
  • Hamallara verip görsün diye Harzemşah’ın huzuruna götürdüler.
  • سوی خوارمشاه حمالان کشان  ** می‌کشیدندش که تا بیند نشان