English    Türkçe    فارسی   

6
2039-2048

  • O, suyun düşmanıdır, onun önünde oynama. Yoksa bilgisizlik taşını atar, küpü kırar.
  • دشمن آبست پیش او مجنب  ** ورنه سنگ جهل او بشکست خنب 
  • 2040
  • با سیاستهای جاهل صبر کن  ** خوش مدارا کن به عقل من لدن 
  • Cahilin eziyetlerine sabretmek, ehil olanlara cilâdır. Nerede bir gönül varsa sabırla cilâlanır.
  • صبر با نااهل اهلان را جلاست  ** صبر صافی می‌کند هر جا دلیست 
  • Nemrut’un ateşi, İbrahim’e bir ayna temizliği verdi, aynayı cilalâr gibi onu da arıttı, cilâladı.
  • آتش نمرود ابراهیم را  ** صفوت آیینه آمد در جلا 
  • Nuh kavminin cefası ile Nuh’un sabrı, Nuh’a ruh cilâsı oldu.
  • جور کفر نوحیان و صبر نوح  ** نوح را شد صیقل مرآت روح 
  • Allah,sırrını kutlasın Şeyh Hasan-ı Harkani’ye ait hikâye
  • حکایت مرید شیخ حسن خرقانی قدس الله سره 
  • Bir derviş, Ebül-Huseyn-i Harkan’ın şöhretini duyup Talkan şehrinden yola çıkmıştı.
  • رفت درویشی ز شهر طالقان  ** بهر صیت بوالحسین خارقان 
  • Dağlar aştı, uzun ovalar geçti. Şeyh’i görmek için özü doğru olarak, Allahya yalvarıp yakararak bunca yol aldı. 2045
  • کوهها ببرید و وادی دراز  ** بهر دید شیخ با صدق و نیاز 
  • Yolda gördüğü cefalar, çektiği eziyetler, anlatılmaya değer ama ben kısa kesiyorum.
  • آنچ در ره دید از رنج و ستم  ** گرچه در خوردست کوته می‌کنم 
  • O genç, yolu bitirip maksadına ulaştı. O padişahın evini sordu.
  • چون به مقصد آمد از ره آن جوان  ** خانه‌ی آن شاه را جست او نشان 
  • Öğrenip kapısına geldi, yüzlerce saygıyla kapı halkasını vurdu. Şeyhin karısı, kapıdan başını çıkardı.
  • چون به صد حرمت بزد حلقه‌ی درش  ** زن برون کرد از در خانه سرش