English    Türkçe    فارسی   

6
2734-2743

  • Bu suretle ikimiz, birbirimize ulanmış, bağlanmış oluruz; bir bedendeki can gibi birbirimize karışırız dedi.
  • تا به هم آییم زین فن ما دو تن  ** اندر آمیزیم چون جان با بدن 
  • Beden de canın ayağında bir ipe benzer, onu gökyüzünden yere çeker durur. 2735
  • هست تن چون ریسمان بر پای جان  ** می‌کشاند بر زمینش ز آسمان 
  • Can kurbağası, kendinden geçme suyuna hoş bir surette dalmışken, beden faresinden güzelce kurtulmuşken.
  • چغز جان در آب خواب بیهشی  ** رسته از موش تن آید در خوشی 
  • Beden faresi o iple yine onu çeker. Can, bu çekişten ne acılar tadar!
  • موش تن زان ریسمان بازش کشد  ** چند تلخی زین کشش جان می‌چشد 
  • Beyni kokmuş farenin çekişi olmasaydı kurbağa, suyun içinde rahatça yaşardı.
  • گر نبودی جذب موش گنده‌مغز  ** عیش‌ها کردی درون آب چغز 
  • Bunun ötesini, gündüz olup da ecel uykusundan uyanınca güneşe nurlar bağışlayandan duyarsın.
  • باقیش چون روز برخیزی ز خواب  ** بشنوی از نوربخش آفتاب 
  • İpliğin bir ucunu benim ayağıma bağla, öbür ucunu kendi ayağına düğümle 2740
  • یک سر رشته گره بر پای من  ** زان سر دیگر تو پا بر عقده زن 
  • De bu kupkuru yerde iktiza edince ipi çekebileyim, sen de bu vesileyle benim derdimi anlayasın dedi.
  • تا توانم من درین خشکی کشید  ** مر ترا نک شد سر رشته پدید 
  • Bu söz kurbağanın gönlüne acı geldi. Bu pis beni bağlıyor galiba dedi.
  • تلخ آمد بر دل چغز این حدیث  ** که مرا در عقده آرد این خبیث 
  • İyi adamın gönlüne kötü bir düşünce geldi mi bu boş değildir, bir aslı vardır bunun.
  • هر کراهت در دل مرد بهی  ** چون در آید از فنی نبود تهی