English    Türkçe    فارسی   

6
816-825

  • Onun sözleri denizin incileridir. Çünkü gönlü denizle birdir onun.
  • گفته‌ی او جمله در بحر بود  ** که دلش را بود در دریا نفوذ 
  • Deniz daima küpümüze yardım edip durursa artık bir balıkta denizin bulunmasına şaşılır mı?
  • داد دریا چون ز خم ما بود  ** چه عجب در ماهیی دریا بود 
  • Duygu gözü şu geçip gidici suretlere düşmüş, donup kalmıştır. Sen, o sureti geçip gidici görürsün ama hakikatte geçip gitmez o.
  • چشم حس افسرد بر نقش ممر  ** تش ممر می‌بینی و او مستقر 
  • Bu ikilik şaşı gözün görüşüdür. Yoksa evvel, âhirdir, âhir de evvel.
  • این دوی اوصاف دید احولست  ** ورنه اول آخر آخر اولست 
  • Bu nereden bilinir? Öldükten sonra dirilmeden. Öldükten sonra dirilmeyi ara da bundan az bahset. 820
  • هی ز چه معلوم گردد این ز بعث  ** بعث را جو کم کن اندر بعث بحث 
  • Dirilme gününün gelmesine şart önce ölmektir. Çünkü dirilme, ölümden sonradır.
  • شرط روز بعث اول مردنست  ** زانک بعث از مرده زنده کردنست 
  • Herkes yokluktan korkar, işte bütün âlem, bu yüzden yol sapıtmıştır. Halbuki yokluk, asıl sığınılacak yerdir.
  • جمله عالم زین غلط کردند راه  ** کز عدم ترسند و آن آمد پناه 
  • Bilgiyi nerede arayalım? Bilgiyi terk etmede. Barışı nerede umalım? Barıştan vazgeçmeden.
  • از کجا جوییم علم از ترک علم  ** از کجا جوییم سلم از ترک سلم 
  • Varlığı nerede arayalım? Varlığı terk etmede. Elmayı nereden umalım? Elden vazgeçmeden!
  • از کجا جوییم هست از ترک هست  ** از کجا جوییم سیب از ترک دست 
  • Ey güzel yardımcı, yok gören gözü varlığı görür bir hale getirmeye de kaadirsin sen. 825
  • هم تو تانی کرد یا نعم المعین  ** دیده‌ی معدوم‌بین را هست بین