- Ev sahibi onun yoluna bütün malını mülkünü kor mevkiini bile onun mevkiine feda eder.
- مال خود ایثار راه او کند  ** جاه خود ایثار جاه او کند 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Artık ona şükretmek Tanrı’ya şükretmekten ibarettir. Çünkü Tanrı, o ihsan sahibine ihsana eş etmiştir.
- شکر او شکر خدا باشد یقین  ** چون به احسان کرد توفیقش قرین 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Buna şükretmemek Tanrı’ya şükretmemektir. Onun hakkı şüphe yok ki Tanrı hakkı demektir.   3255
- ترک شکرش ترک شکر حق بود  ** حق او لا شک به حق ملحق بود 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Nimet ve ihsanlarına karşılık Tanrı’ya şükret fakat ihsan edene de şükret, onu da an.
- شکر میکن مر خدا را در نعم  ** نیز میکن شکر و ذکر خواجه هم 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ananın merhameti Tanrı’dandır ama ona kulluk etmek, hizmette bulunmak da hem farzdır, hem de yerinde bir iş.
- رحمت مادر اگر چه از خداست  ** خدمت او هم فریضهست و سزاست 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tanrı işte bu yüzden “ Muhammed’e salavat getirin” dedi. Çünkü Muhammed, inananların dönüp başvurdukları zattır.
- زین سبب فرمود حق صلوا علیه  ** که محمد بود محتال الیه 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tanrı kıyamette kula “ Ne getirdin, sana verdiğim nimetlere karşılık ne yaptın?” der.
- در قیامت بنده را گوید خدا  ** هین چه کردی آنچ دادم من ترا 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Kul der ki: Yarabbi sana can ve gönülden şükrettim. Çünkü o rızık ve ekmek, asıl bakımından sendendi.   3260
- گوید ای رب شکر تو کردم به جان  ** چون ز تو بود اصل آن روزی و نان 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tanrı der ki: hayır, sana ihsan edene şükretmediğin için bana da şükretmedin.
- گویدش حق نه نکردی شکر من  ** چون نکردی شکر آن اکرامفن 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bir kerem sahibine zulmettin, sitemde bulundun. Halbuki onun yüzünden benim nimetlerime nail olmadın mı?
- بر کریمی کردهای ظلم و ستم  ** نه ز دست او رسیدت نعمتم 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hâsılı o garip de velinimetinin mezarına gelince ağlayıp inlemeye koyuldu.
- چون به گور آن ولینعمت رسید  ** گشت گریان زار و آمد در نشید 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Dedi ki: ey her yoksulun dayandığı güvendiği zat. Ey himmeti umulan ey yolda kalanların imdadına erişen!
- گفت ای پشت و پناه هر نبیل  ** مرتجی و غوث ابناء السبیل 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Ey rızıklarımız için gam yiyen bizi hatırlayan ey ihsanı, lûtfu, Tanrı rızkı gibi umumi olan!   3265
- ای غم ارزاق ما بر خاطرت  ** ای چو رزق عام احسان و برت 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ey yoksullara aşiret ve ana baba olan ey onlara geçinmek harcanmak ve borçlarını vermek için ana baba gibi yardım eden!
- ای فقیران را عشیره و والدین  ** در خراج و خرج و در ایفاء دین 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ey deniz gibi yakınlarına inci uzaklarına yağmur hediye eden!
- ای چو بحر از بهر نزدیکان گهر  ** داده و تحفه سوی دوران مطر 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ey güneş, sırtımız senin hararetinle ısınmıştı. Her köşkün parlaklığı sendendi, her yıkık yerin definesi sendin.
- پشت ما گرم از تو بود ای آفتاب  ** رونق هر قصر و گنج هر خراب 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kaşının çatıldığını kimsecikler görmemişti ey Mikâil gibi rızık ve azık veren!
- ای در ابرویت ندیده کس گره  ** ای چو میکائیل راد و رزقده 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - 3270.Ey gönlü gayb deniziyle birleşmiş, ey ihsanı Kaf dağında gayp Anka’sı kesilmiş zat!   3270
- ای دلت پیوسته با دریای غیب  ** ای به قاف مکرمت عنقای غیب 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - İhsan ederken malımdan ne gitti acaba diye aklına bir şeycikler gelmezdi. Himmetinin yüce tavanı bir kere olsun yarılmadı senin.
- یاد ناورده که از مالم چه رفت  ** سقف قصد همتت هرگز نکفت 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Her ay her yıl ben de benim gibi yüzlerce kişi de senin soyun sopun olmuştu âdeta.
- ای من و صد همچو من در ماه و سال  ** مر ترا چون نسل تو گشته عیال 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Paramız, soyumuz, varımız, yoğumuz… Adımız, sanımız, bahtımız, devletimiz sendin.
- نقد ما و جنس ما و رخت ما  ** نام ما و فخر ما و بخت ما 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Sen ölmedin, bizim nazımız, bizim devletimiz, bizim gemimiz, bizim verilegelen rızkımız öldü.
- تو نمردی ناز و بخت ما بمرد  ** عیش ما و رزق مستوفی بمرد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Sen mecliste de ihsan ve keremde de bir kişiydin ama bine bedeldin. İhsan esnasında yüzlerce Hatem’din âdeta.   3275
- واحد کالالف در رزم و کرم  ** صد چو حاتم گاه ایثار نعم 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hatem, cansız şeyi ölü gönüllü adama verir, sayılı birkaç ceviz ihsan ederdi.
- حاتم ار مرده به مرده میدهد  ** گردگانهای شمرده میدهد 
 
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Sense her solukta öyle bir hayat bağışlamadasın ki onun güzelliğini anlatmaya ömür yetmez.
- تو حیاتی میدهی در هر نفس  ** کز نفیسی مینگنجد در نفس