English    Türkçe    فارسی   

1
1656-1665

  • آن یکی طوطی ز دردت بوی برد ** زهره‌‌اش بدرید و لرزید و بمرد
  • İçlerinden biri senin derdini anlayınca ödü patladı, titreyip öldü.”
  • من پشیمان گشتم این گفتن چه بود ** لیک چون گفتم پشیمانی چه سود
  • Ben “Ne yaptım da bu sözü söyledim” diye pişman oldum ama bir kere söylemiş bulundum. Pişmanlık ne fayda verir?
  • نکته ای کان جست ناگه از زبان ** همچو تیری دان که جست آن از کمان‌‌
  • Ağızdan bir kere çıkan söz, bil ki yaydan fırlayan ok gibidir.
  • وانگردد از ره آن تیر ای پسر ** بند باید کرد سیلی را ز سر
  • Oğul, o ok gittiği yerden geri dönmez, seli baştan bağlamak gerek.
  • چون گذشت از سر جهانی را گرفت ** گر جهان ویران کند نبود شگفت‌‌ 1660
  • Sel önce bir kere coşup da etrafı kapladıktan sonra dünyayı harap etse şaşılmaz.
  • فعل را در غیب اثرها زادنی است ** و آن موالیدش به حکم خلق نیست‌‌
  • Yapılan işin Gayb Âleminde eserleri doğar, o meydana gelen eserler, halkın hükmüne tâbi değildir.
  • بی‌‌شریکی جمله مخلوق خداست ** آن موالید ار چه نسبتشان به ماست‌‌
  • Onların bize nispeti varsa da hepsi, ancak tek Tanrı tarafından yaratılmıştır.
  • زید پرانید تیری سوی عمر ** عمر را بگرفت تیرش همچو نمر
  • Meselâ Amr’e Zeyd bir ok atar; o ok, Amr’i kaplan gibi yaralar.
  • مدت سالی همی‌‌زایید درد ** دردها را آفریند حق نه مرد
  • Yara, bir yıl kadar Amr’ın vücudunda ağrılar, sızılar meydana getirir. O dertleri, Hak yaratmıştır, insan değil.
  • زید رامی آن دم ار مرد از وجل ** دردها می‌‌زاید آن جا تا اجل‌‌ 1665
  • Oka hedef olan Amr, o anda korkudan ölürse, yahut ölümüme kadar bedeninde yaralar, bereler vücuda gelir de,