English    Türkçe    فارسی   

1
467-476

  • در یکی گفته که جوع و جود تو ** شرک باشد از تو با معبود تو
  • Birinde demişti ki: “Senin açlık çekişin, mal verişin mabuduna şirk koşmadır.
  • جز توکل جز که تسلیم تمام ** در غم و راحت همه مکر است و دام‌‌
  • Gam ve rahat zamanında Tanrı’ya dayanmak ve tamamıyla teslim olmaktan gayri hepsi hiledir, tuzaktır.”
  • در یکی گفته که واجب خدمت است ** ور نه اندیشه‌‌ی توکل تهمت است‌‌
  • Öbüründe demişti ki: “Vacip olan hizmettir, yoksa tevekkül düşüncesi suçtan ibarettir.”
  • در یکی گفته که امر و نهیهاست ** بهر کردن نیست شرح عجز ماست‌‌ 470
  • Birinde; “Dindeki emir ve nehiyler, yapmak için değil, aczimizi bildirmek içindir.
  • تا که عجز خود ببینیم اندر آن ** قدرت حق را بدانیم آن زمان‌‌
  • Ta ki onlardan âciz olduğumuzu görelim de Tanrı kudretini bilelim, anlayalım” demişti.
  • در یکی گفته که عجز خود مبین ** کفر نعمت کردن است آن عجز هین‌‌
  • Öbüründe, “Kendi aczini görme, uyan, kendine gel; o aczi görüş, küfranı nimettir.
  • قدرت خود بین که این قدرت از اوست ** قدرت تو نعمت او دان که هوست‌‌
  • Kendi kudretini gör ki bu kudret ondandır. Kudretini, onun nimeti bil ki, kudret odur” demişti.
  • در یکی گفته کز این دو بر گذر ** بت بود هر چه بگنجد در نظر
  • Birinde demişti ki: “Bu ikisinden de geç, nazarına her ne sığarsa put olur!”
  • در یکی گفته مکش این شمع را ** کین نظر چون شمع آمد جمع را 475
  • Öbüründe; “Bu mumu söndürme ki bu görüş, meclise mum mesabesindedir.
  • از نظر چون بگذری و از خیال ** کشته باشی نیم شب شمع وصال‌‌
  • Eğer nazardan ve hayalden geçersen gece yarısı visâl mumunu söndürmüş olursun” demişti.