English    Türkçe    فارسی   

1
910-919

  • با قضا پنجه مزن ای تند و تیز ** تا نگیرد هم قضا با تو ستیز 910
  • Ey kötü hiddetli adam! Kaza ile pençeleşme ki kaza da seninle kavgaya tutuşmasın.
  • مرده باید بود پیش حکم حق ** تا نیاید زخم از رب الفلق‌‌
  • Tanyerini ağartan Tanrı’dan bir zarar gelmemesi için kulun Hak hükmüne karşı ölü gibi olması lâzımdır.”
  • ترجیح نهادن شیر جهد و اکتساب را بر توکل و تسلیم‌‌
  • Aslanın çalışıp kazanmayı tevekküle, teslimiyete tercih etmesi
  • گفت آری گر توکل رهبر است ** این سبب هم سنت پیغمبر است‌‌
  • Aslan: “Evet, tevekkül kılavuzsa da bu sebebe teşebbüs de, Peygamber’in sünnetidir.
  • گفت پیغمبر به آواز بلند ** با توکل زانوی اشتر ببند
  • Peygamber, yüksek sesle “Tevekkülle beraber yine devenin ayağını bağla” dedi.
  • رمز الکاسب حبیب الله شنو ** از توکل در سبب کاهل مشو
  • “Çalışan kimse Tanrı sevgilisidir” işaretini dinle: tevekkülden dolayı esbaba teşebbüs hususunda tembel olma” dedi.
  • ترجیح نهادن نخجیران توکل را بر اجتهاد
  • Av hayvanlarının tevekkülü çalışmaya tercih etmeleri
  • قوم گفتندش که کسب از ضعف خلق ** لقمه‌‌ی تزویر دان بر قدر حلق‌‌ 915
  • Hayvanlar, ona: “Çalışıp kazanma, bil ki, halkın itikat zayıflığı yüzünden, harislerin boğazları miktarınca bir riya lokmasıdır.
  • نیست کسبی از توکل خوبتر ** چیست از تسلیم خود محبوبتر
  • Tevekkülden daha güzel bir kazanç yoktur. Esasen Hakk’a teslim olmadan daha sevgili ne var?
  • بس گریزند از بلا سوی بلا ** بس جهند از مار سوی اژدها
  • Çokları belâdan belâya; yılandan ejderhaya sıçrarlar,
  • حیله کرد انسان و حیله‌‌ش دام بود ** آن که جان پنداشت خون آشام بود
  • İnsan hile etti ama hilesi kendisine tuzak oldu… Can sandığı, kan içici bir düşman kesildi!
  • در ببست و دشمن اندر خانه بود ** حیله‌‌ی فرعون زین افسانه بود
  • Kapıyı kapadı, hâlbuki düşman evinin içindeydi. Firavunun hile ve tedbiri de işte buna benzer masallardandı.