English    Türkçe    فارسی   

2
1473-1482

  • مر بیابان را مفازه نام شد ** نام و رنگی عقلشان را دام شد
  • Her çöle, geçip kurtulunacak yer adı verilmiştir. Ad ve suret, halkın akıllarına tuzaktır.
  • یک گره را خود معرف جامه است ** در قبا گویند کاو از عامه است‏
  • Bir güruhu, elbisesi tanıtır. Onu o libasla görünce avamdan derler.
  • یک گره را ظاهر سالوس زهد ** نور باید تا بود جاسوس زهد 1475
  • Mürailik sureti de bir güruhun adını zâhitliğe çıkarmıştır. Hâlbuki kendisi riyaya boğulmuştur.
  • نور باید پاک از تقلید و غول ** تا شناسد مرد را بی‏فعل و قول‏
  • Taklitten, kapıp kaçmadan arınmış nur gerek ki, onu, sözünü dinlemeden, işini görmeden tanısın.
  • در رود در قلب او از راه عقل ** نقد او بیند نباشد بند نقل‏
  • Bu nura sahip olan, akıl yoluyla onun kalbine girer, nakdini görür, nakil ve rivayete bağlanmaz.
  • بندگان خاص علام الغیوب ** در جهان جان جواسیس القلوب‏
  • Gaybı adamakıllı bilen Allah’ın has kulları can âleminde kalp casuslarıdır.
  • در درون دل در آید چون خیال ** پیش او مکشوف باشد سر حال‏
  • Hayal gibi gönle girerler. Gizli şey ve hal, onların önünde apaçıktır.
  • در تن گنجشک چه بود برگ و ساز ** که شود پوشیده آن بر عقل باز 1480
  • Serçenin vücudunda ne kuvvet, ne kudret vardır ki sırrı, doğanın aklından gizli kalsın?
  • آن که واقف گشت بر اسرار هو ** سر مخلوقات چه بود پیش او
  • Allah sırlarına vakıf olan kişinin önünde mahlûkatın sırrı nedir ki?
  • آن که بر افلاک رفتارش بود ** بر زمین رفتن چه دشوارش بود
  • Göklere çıkan adama yeryüzünde yürümek güç gelir mi?