English    Türkçe    فارسی   

2
1730-1739

  • چارق و پا تابه لایق مر تراست ** آفتابی را چنینها کی رواست‏ 1730
  • Çarık, dolak, ancak sana yaraşır. Bir güneşe bu çeşit şeylerin ne lüzumu var?
  • گر نبندی زین سخن تو حلق را ** آتشی آید بسوزد خلق را
  • Böyle sözlerden ağzını kapamazsan bir ateş gelir, halkı yakar.
  • آتشی گر نامده ست این دود چیست ** جان سیه گشته روان مردود چیست‏
  • Zaten ateş gelmedi de bu duman ne? Can niye kapkara bir hale geldi, ruh merdutlaştı?
  • گر همی‏دانی که یزدان داور است ** ژاژ و گستاخی ترا چون باور است‏
  • Allah’ın her şeye kadir ve her hususta âdil olduğunu biliyorsan nasıl oluyor da bu hezeyanlara, bu küstahlığa cüret ediyorsun?
  • دوستی بی‏خرد خود دشمنی است ** حق تعالی زین چنین خدمت غنی است‏
  • Akılsız dost, zaten düşmandır. Ulu Allah, bu çeşit hizmetlerden ganidir.
  • با که می‏گویی تو این با عم و خال ** جسم و حاجت در صفات ذو الجلال‏ 1735
  • Sen bunları kime söylüyorsun. Amcana, dayına mı? Allah sıfatlarında cisim sahibi olmak ve ihtiyaç var mı?
  • شیر او نوشد که در نشو و نماست ** چارق او پوشد که او محتاج پاست‏
  • Büyüyüp gelişmekte olan süt içer. Ayağı muhtaç olan çarık giyer.
  • ور برای بنده‏ش است این گفت‏وگو ** آن که حق گفت او من است و من خود او
  • Eğer bu dedikodu, kulu içinse… Allah, onun hakkında da “ O, benim” dedi. Yine beyhude ve bâtıl.
  • آن که گفت انی مرضت لم تعد ** من شدم رنجور او تنها نشد
  • Allah, onun hakkında, “ Hastalandım da yine halimi hatırımı sormadın? Yalnız o hastalanmadı, ben de hasta oldum” demiştir.
  • آن که بی‏یسمع و بی‏یبصر شده ست ** در حق آن بنده این هم بی‏هده ست‏
  • Bu çeşit sözler, “ Benimle duyar, benimle görür” haki katına erişen kişi içinde bâtıldır.