English    Türkçe    فارسی   

2
3084-3093

  • فکرگاهش کند شد عقلش خرف ** عمر شد چیزی ندارد چون الف‏
  • Düşüncesi körleşmiş, aklı bozulmuş ömrü hiçe gitmiştir. Elif gibi hiçbir şeyi yoktur!
  • آن چه می‏گوید در این اندیشه‏ام ** آن هم از دستان آن نفس است هم‏ 3085
  • “ Ben de bu düşüncedeyim” dese bile bu da o nefsin hilesinden, masalındandır.
  • و انچه می‏گوید غفور است و رحیم ** نیست آن جز حیله‏ی نفس لئیم‏
  • “Allah yargılayıcıdır, merhametlidir” demesi de aşağılık nefsin hilesinden başka bir şey değildir.
  • ای ز غم مرده که دست از نان تهی است ** چون غفور است و رحیم این ترس چیست‏
  • Ey elimde ekmeğim yok diye gamdan ölen, Allah yargılayıcı ve merhametliyse ya bu korku ne?
  • شکایت گفتن پیر مردی به طبیب از رنجوریها و جواب گفتن طبیب او را
  • İhtiyar bir adamın hastalıklardan doktora şikayeti, doktorun cevabı
  • گفت پیری مر طبیبی را که من ** در زحیرم از دماغ خویشتن‏
  • İhtiyarın biri, bir doktora “ Dimağım yorgun, aklım yerinde değil” dedi.
  • گفت از پیری است آن ضعف دماغ ** گفت بر چشمم ز ظلمت هست داغ‏
  • Doktor dedi ki . “ O akıl zayıflığı ihtiyarlıktandır.” İhtiyar, “ Gözüm de kararıyor” dedi. Doktor “Koca ihtiyar, ihtiyarlıktan” dedi.
  • گفت از پیری است ای شیخ قدیم ** گفت پشتم درد می‏آید عظیم‏ 3090
  • Doktor, ”Koca ihtiyar, ihtiyarlıktan” dedi. Adam, “ Arkam dehşetli ağrıyor” deyince,
  • گفت از پیری است ای شیخ نزار ** گفت هر چه می‏خورم نبود گوار
  • Doktor dedi ki: “A zayıf ihtiyar, ihtiyarlıktan!” Adam, “ Ne yiyorsam hazmedemiyorum” dedi.
  • گفت ضعف معده هم از پیری است ** گفت وقت دم مرا دم گیری است‏
  • Doktor “ Mide zayıflığı da ihtiyarlıktan” dedi. Adam, “ Nefes alırken sıkıntı çekiyorum, nefes darlığım var” dedi.
  • گفت آری انقطاع دم بود ** چون رسد پیری دو صد علت شود
  • Doktor dedi ki: “Evet, nefes darlığı da ihtiyarlıktan. İhtiyarlayınca insanda iki yüz türlü illet peyda olur.”