English    Türkçe    فارسی   

3
1244-1253

  • پس زمین را بوسه دادند و شدند ** انتظار وقت و فرصت می‌بدند
  • Bunun üzerine sihirbazlar yeri öpüp gittiler, çağırıldıkları zamanı ve fırsat vaktini gözetmeye koyuldular.
  • جمع آمدن ساحران از مداین پیش فرعون و تشریفها یافتن و دست بر سینه زدن در قهر خصم او کی این بر ما نویس
  • Sihirbazların şehirlerden toplanıp Firavunun huzuruna gelmeleri, ihsanlara nail olmaları, ellerini göğüslerine koyup düşmanını kahredeceklerine dair söz vermeleri
  • تا بفرعون آمدند آن ساحران ** دادشان تشریفهای بس گران 1245
  • Sihirbazlar Firavunun huzuruna geldiler. Firavun onlara birçok ihsanlarda bulundu, elbiseler verdi.
  • وعده‌هاشان کرد و پیشین هم بداد ** بندگان و اسپان و نقد و جنس و زاد
  • Onlara daha bir hayli ihsanlarda bulunacağına dair vaatlerde bulundu, önceden de kullar, atlar, ağır ve değerli şeyler, yiyecek ve içecek verdi.
  • بعد از آن می‌گفت هین ای سابقان ** گر فزون آیید اندر امتحان
  • Ondan sonra: “Ey devletimle ileri giden kişiler, imtihanda galip gelirseniz,
  • برفشانم بر شما چندان عطا ** که بدرد پرده‌ی جود و سخا
  • Size o derecede ihsanlarda bulunacağım ki cömertlik de utanacak” dedi.
  • پس بگفتندش به اقبال تو شاه ** غالب آییم و شود کارش تباه
  • Sihirbazlar da cevaben dediler ki: “Padişahın sayesinde galebe edeceğiz, düşmanın bitik bir hale gelecek.
  • ما درین فن صفدریم و پهلوان ** کس ندارد پای ما اندر جهان 1250
  • Biz bu fende saflar bozan yiğitleriz. Âlemde kimse bizimle başa çıkamaz.”
  • ذکر موسی بند خاطرها شدست ** کین حکایتهاست که پیشین بدست
  • Musa’nın anılışı, hatırları oraya bağlıyor, bu hikâyeler evvelce olup biten şeylere aittir zannını veriyor.
  • ذکر موسی بهر روپوشست لیک ** نور موسی نقد تست ای مرد نیک
  • Hâlbuki Musa’yı anmamız işi gizlemek için. Yoksa Musa’nın nuru, ey iyi adam, senin bugün elinde.
  • موسی و فرعون در هستی تست ** باید این دو خصم را در خویش جست
  • Musa da sende, Firavun da. Bu iki düşmanı da kendinde ara sen.