- 
		   مادران گفتند مکرست و دروغ ** صد دروغ آرید بهر طمع دوغ   1595
 
		 
	         
	         
	         
		 
	       
	       
	       
		  - Anneleri dedi ki. “Hile, düzen. Siz bir ayran için yüz yalan söylersiniz.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    ما صباح آییم پیش اوستا ** تا ببینیم اصل این مکر شما
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Hele sabah olsun, hocanıza gideyim de bu hilenin aslını öğreneyim”
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    کودکان گفتند بسم الله روید ** بر دروغ و صدق ما واقف شوید
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Çocuklar, “Peki, git de doğru mu söylüyoruz, yalan mı, anla” dediler.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
	      
		  
		  - 
		  رفتن مادران کودکان به عیادت اوستاد
 
	      
	       
	      
	       
	      
		  - Çocukların annelerinin hocayı dolaşmaya gitmeleri
 
		  
	      
	       
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    بامدادان آمدند آن مادران ** خفته استا همچو بیمار گران
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Sabah olunca anneleri, hocayı dolaşmaya gittiler. Bir de baktılar ki hoca, ağır bir hastalığa tutulmuş, yatmakta.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    هم عرق کرده ز بسیاری لحاف ** سر ببسته رو کشیده در سجاف
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Fazla örtündüğü, başını bağladığı, yüzünü kapattığı için kan-tere batmış.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
		   - 
		   آه آهی میکند آهسته او ** جملگان گشتند هم لا حولگو   1600
 
		 
	         
	         
	         
		 
	       
	       
	       
		  - Hafif hafif ah etmekte. Hepsi Lâ havle demeye başladılar.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    خیر باشد اوستاد این درد سر ** جان تو ما را نبودست زین خبر
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - “Hayrola hocam, bu baş ağrısı ne? Allah sağlık versin, vallahi hiç haberimiz yok” dediler.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    گفت من هم بیخبر بودم ازین ** آگهم مادر غران کردند هین
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Hoca” Benim de haberim yoktu. Bu kahpe oğulları haber verdiler işte,
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    من بدم غافل بشغل قال و قیل ** بود در باطن چنین رنجی ثقیل
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - Ben çalışıp çabalıyor, kıyl ü kaalle meşgul bulunuyordum, haberim bile yoktu. Meğerse içimde dehşetli bir hastalık varmış” dedi.
 
		  
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		    - 
		    چون بجد مشغول باشد آدمی ** او ز دید رنج خود باشد عمی
 
		 
		 
	         
		 
		 
	       
	       
	       
		  - İnsan, bir işe ciddiyetle koyuldu mu hastalığını göremez, körleşir.