English    Türkçe    فارسی   

3
2639-2648

  • محتشم چون عاریت را ملک دید ** پس بر آن مال دروغین می‌طپید
  • Ahmak da eğreti malı kendisinin sanır da onun üstüne titrer. Hay aşağılık adam hay!
  • خواب می‌بیند که او را هست مال ** ترسد از دزدی که برباید جوال 2640
  • Uykuda kendisini mal sahibi görür, çuvalını hırsız çalacak diye korkar!
  • چون ز خوابش بر جهاند گوش‌کش ** پس ز ترس خویش تسخر آیدش
  • Fakat kulağı çekildi de uyandı mı kendi korkusuyla kendisi alay eder.
  • همچنان لرزانی این عالمان ** که بودشان عقل و علم این جهان
  • Bu cihanın aklına, bu âlemin bilgisine sahip olan âlimlerin korkusu da buna benzer.
  • از پی این عاقلان ذو فنون ** گفت ایزد در نبی لا یعلمون
  • Hünerlere, fenlere sahip olan bu akıllılara Allah Kur’an’ da “ Onlar bir şey bilmezler” dedi.
  • هر یکی ترسان ز دزدی کسی ** خویشتن را علم پندارد بسی
  • Her biri kendisinde bilgi var zannına kapılır da birisi çalacak diye korkuya düşer.
  • گوید او که روزگارم می‌برند ** خود ندارد روزگار سودمند 2645
  • Zamanımı alıyorlar der. Hâlbuki bir fayda, bir kâr elde eden kişinin zamanı zaten onda yok!
  • گوید از کارم بر آوردند خلق ** غرق بی‌کاریست جانش تابه حلق
  • Halk beni işimden, gücümden alıkoydu der ama canı, ta boğazına kadar işsizliğe, güçsüzlüğe dalmıştır!
  • عور ترسان که منم دامن کشان ** چون رهانم دامن از چنگالشان
  • Çıplak adam elbisemi sürüyüp duruyorum; eteğimi, onların pençesinden nasıl kurtaracağım der!
  • صد هزاران فضل داند از علوم ** جان خود را می‌نداند آن ظلوم
  • Âlim de, bilgilerin yüz binlerce çeşidini bilirde zalim herif, kendisini bilmez.