English    Türkçe    فارسی   

3
3325-3334

  • این شنید و آن غلامش را فروخت ** رست از خسران و رخ را بر فروخت 3325
  • Adam, bunu duyunca köleyi de satıp ziyandan kurtuldu, yüzü parladı, neşelendi.
  • شکرها می‌کرد و شادیها که من ** رستم از سه واقعه اندر زمن
  • Şükürler etmekte, âlemde üç ziyandan da kurtuldum.
  • تا زبان مرغ و سگ آموختم ** دیده‌ی س القضا را دوختم
  • Kümes hayvanlarıyla köpeklerin dillerini öğrendim de kötü takdirlerden kendimi kurtardım demekteydi.
  • روز دیگر آن سگ محروم گفت ** کای خروس ژاژخا کو طاق و جفت
  • Ekmekten mahrum kalan köpek, üçüncü gün “Ey tek, çift atıp duran herzevekil ve yalancı horoz!
  • خجل گشتن خروس پیش سگ به سبب دروغ شدن در آن سه وعده
  • Köpeğe vaat ettiği üç şeyde de yalanı çıkmış olan horozun utanması
  • چند چند آخر دروغ و مکر تو ** خود نپرد جز دروغ از وکر تو
  • Yalanın, düzenin niceye bir sürecek? Sen yalandan başka bir söz söylemez misin?” dedi.
  • گفت حاشا از من و از جنس من ** که بگردیم از دروغی ممتحن 3330
  • Horoz dedi ki: “Haşa… Ne ben yalan söylerim, ne benim cinsimden olan öbür horozlar. Biz yalandan yunmuş, arınmışız!
  • ما خروسان چون مذن راست‌گوی ** هم رقیب آفتاب و وقت‌جوی
  • Biz horozlar, müezzinler gibi doğru söyler, güneşi gözetler, vakit geldi mi ki diye bekler dururuz!
  • پاسبان آفتابیم از درون ** گر کنی بالای ما طشتی نگون
  • Bizi bir leğen altına kapatsalar yine içten içe güneşi gözler, onun nerede olduğunu anlarız.
  • پاسبان آفتابند اولیا ** در بشر واقف ز اسرار خدا
  • Velîler, güneşin bekçileridir. İnsanlar içinde Allah sırlarını bilir, anlar onlar.
  • اصل ما را حق پی بانگ نماز ** داد هدیه آدمی را در جهاز
  • Allah, bizi namaz vaktini bildirmek üzere Âdemoğluna hediye etmiştir.