English    Türkçe    فارسی   

3
3458-3467

  • چونک پرید از دهانش حمد حق ** مرغ جنت ساختش رب الفلق
  • Ağzından Allah’ya bir övüş utçumu tan yerini ağartan Allah, o övüşü bir cennet kuşu yapar.
  • حمد و تسبیحت نماند مرغ را ** گرچه نطفه‌ی مرغ بادست و هوا
  • Kuşun menisi de yeldir, havadır ama senin Allah’ı övüşün, Allah’ı tesbih edişin, hiç de kuşa benzemez.
  • چون ز دستت رست ایثار و زکات ** گشت این دست آن طرف نخل و نبات 3460
  • Yoksullara ihsanda bulundun, zekât verdin, elinle bir hayırda bulundun mu o âlemde bu hayır, ağaçlık, çayırlık, çimenlik olur.
  • آب صبرت جوی آب خلد شد ** جوی شیر خلد مهر تست و ود
  • Sabır suyun, cennetteki nehirler… Cennetin süt ırmağı, sevgin, aşkındır.
  • ذوق طاعت گشت جوی انگبین ** مستی و شوق تو جوی خمر بین
  • İbadetten zevk alman, bal nehri, Allah aşkıyla sarhoş olman, şevk duyman şarap ırmağıdır.
  • این سببها آن اثرها را نماند ** کس نداند چونش جای آن نشاند
  • Bu sebepler, o eserlere benzemez. Fakat Allah, nasıl oldu da bu sebeplerin yerine o eserleri getirdi? Kimse bilmez.
  • این سببها چون به فرمان تو بود ** چار جو هم مر ترا فرمان نمود
  • Bu sebepler, dünyada nasıl senin ihtiyarınla, senin fermanınla meydana geldiyse o dört ırmak da ahrette şüphe yok, senin fermanına tabi olur.
  • هر طرف خواهی روانش می‌کنی ** آن صفت چون بد چنانش می‌کنی 3465
  • Onları ne tarafa dilersen akıtırsın. Sebepleri nasıl tasarruf ettiysen onları da öyle tasarruf edersin.
  • چون منی تو که در فرمان تست ** نسل آن در امر تو آیند چست
  • Menin nasıl sana tabiyse meniden gelen soy sop da derhal senin emrine girer, sana tabi olur.
  • می‌دود بر امر تو فرزند نو ** که منم جزوت که کردی‌اش گرو
  • Oğlum, senin buyruğunla koşar, yürür… Ben senin cüz’ünüm, beni anamın karnında rehin olarak bırakan sendin, der.