English    Türkçe    فارسی   

3
4416-4425

  • میل هر جزوی به جزوی هم نهد ** ز اتحاد هر دو تولیدی زهد
  • Her cüz’e de, diğer bir cüz’e meyil verdi… İkisinin birleşmesinden bir şey doğar, bir şey vücut bulur.
  • شب چنین با روز اندر اعتناق ** مختلف در صورت اما اتفاق
  • Gece de böylece gündüzle sarmaş dolaş olmuştur. Geceyle gündüz, sureta birbirlerine aykırıdır ama hakikatte birdir.
  • روز و شب ظاهر دو ضد و دشمنند ** لیک هر دو یک حقیقت می‌تنند
  • Geceyle gündüz görünüşte birbirine zıttır, düşmandır; fakat her ikisi de bir hakikatin etrafında dönmekte, ağ kurmaktadır.
  • هر یکی خواهان دگر را همچو خویش ** از پی تکمیل فعل و کار خویش
  • İşini gücünü başarıp tamamlamak için her biri, canciğer gibi öbürünü ister.
  • زانک بی شب دخل نبود طبع را ** پس چه اندر خرج آرد روزها 4420
  • Çünkü gece olmayınca insanın geliri, kuvveti olmaz… bu gelir olmayınca da gündüzler neyi harceder?
  • جذب هر عنصری جنس خود را کی در ترکیب آدمی محتبس شده است به غیر جنس
  • İnsanın vücudunda, kendi cinsinden başka bir şeyle hapsedilmiş olan unsurların kendi cinslerini çekmeleri
  • خاک گوید خاک تن را باز گرد ** ترک جان کن سوی ما آ همچو گرد
  • Toprak, bedenin toprağına “Dön geri, canı bırak, toz gibi bize gel.
  • جنس مایی پیش ما اولیتری ** به که زان تن وا رهی و زان تری
  • Sen, bizim cinsimizdensin, bedenden, o rutubetli yurttan kurtulup bize gelmen daha doğru” der.
  • گوید آری لیک من پابسته‌ام ** گرچه همچون تو ز هجران خسته‌ام
  • Beden de “Doğru… Ben de senin gibi ayrılıktan perişanım, fakat ayağım bağlı” diye cevap verir.
  • تری تن را بجویند آبها ** کای تری باز آ ز غربت سوی ما
  • Sular, “Ey yaşlı gurbetten gel, bize ulaş” diye bedenin yaşlığını aramakta.
  • گرمی تن را همی‌خواند اثیر ** که ز ناری راه اصل خویش گیر 4425
  • Esir, “Sen ateştensin… Aslına ulaşma yolunu tut” diye bedenin hararetini çağırıp durmaktadır.