English    Türkçe    فارسی   

3
631-640

  • گفت صد خدمت کنم تو جای ده ** آن کمان و تیر در کفم بنه
  • Şehirli dedi ki: “Sana yüzlerce hizmette bulunayım, sen tek yer ver. O yayı, oku da ver elime.
  • من نخسپم حارسی رز کنم ** گر بر آرد گرگ سر تیرش زنم
  • Ben uyumam, üzümleri beklerim. Kurt gelirse tam kellesinden vururum.
  • بهر حق مگذارم امشب ای دودل ** آب باران بر سر و در زیر گل
  • İkiyüzlü münafık. Allah için olsun sen beni gece vakti yağmur altında, çamur üstünde bırakma da!”
  • گوشه‌ای خالی شد و او با عیال ** رفت آنجا جای تنگ و بی مجال
  • O bucak boşaltılınca şehirli, çoluk, çocuğuyla beraber o daracık, o dönüp kımıldamağa bile imkânsız yere gitti.
  • چون ملخ بر همدگر گشته سوار ** از نهیب سیل اندر کنج غار 635
  • Selden, mağara bucağına sığınmış çekirgeler gibi âdeta birbirlerinin üstüne binmişlerdi.
  • شب همه شب جمله گویان ای خدا ** این سزای ما سزای ما سزا
  • Bütün gece “Aman Yarabbi, sen acı. Biz değil buna, hatta bunun iki yüz misline bile lâyığız.
  • این سزای آنک شد یار خسان ** یا کسی کرداز برای ناکسان
  • Aşağılık kişilerle dost olanın, adam olmayanlara adamlık gösterenlerin lâyığı budur.
  • این سزای آنک اندر طمع خام ** ترک گوید خدمت خاک کرام
  • Ham tamaha düşüp ulular kapısındaki hizmeti bırakan, buna lâyıktır.
  • خاک پاکان لیسی و دیوارشان ** بهتر از عام و رز و گلزارشان
  • Temiz kişilerin taşını, toprağını öpüp yalamak aşağılık adamlara hizmetten, onların bağına, bahçesine nail olmaktan yeğdir.
  • بنده‌ی یک مرد روشن‌دل شوی ** به که بر فرق سر شاهان روی 640
  • Gönlü aydın bir ere kul olmak, padişahların başına taç olmadan daha iyi.