English    Türkçe    فارسی   

3
654-663

  • ناجوامردا که خرکره‌ی منست ** گفت نه این گرگ چون آهرمنست
  • “Be hey mürüvvetsiz, eşeğimin sıpasını vurdun” dedi. Şehirli, “Yok canım, dev gibi kurt.
  • اندرو اشکال گرگی ظاهرست ** شکل او از گرگی او مخبرست 655
  • Karaltısına baksana, kurdun ta kendisi. Şeklinden de kurt olduğu anlaşılıp duruyor” dediyse de,
  • گفت نه بادی که جست از فرج وی ** می‌شناسم همچنانک آبی ز می
  • Köylü, “Hayır. Yellendi ya... Tanıdım ben. Onun yellenmesini suyu şaraptan nasıl ayırt edersem öyle ayırt eder, anlarım.
  • کشته‌ای خرکره‌ام را در ریاض ** که مبادت بسط هرگز ز انقباض
  • Çayırlıkta benim sıpamı vurdun, öldürdün. Dilerim, neşe yüzü görmeyesin” dedi.
  • گفت نیکوتر تفحص کن شبست ** شخصها در شب ز ناظر محجبست
  • Şehirli, “İyi, bak… Vakit gece. İnsan, geceleyin iyi göremez.
  • شب غلط بنماید و مبدل بسی ** دید صایب شب ندارد هر کسی
  • Gece ekseriye adamı yanıltır, başka şeyler gösterir. Herkes geceleyin gördüğünü fark edemez.
  • هم شب و هم ابر و هم باران ژرف ** این سه تاریکی غلط آرد شگرف 660
  • Hele bu gece hem karanlık, hem bulut var, hem şiddetli yağmur yağmada. Bu üç karanlık, adamı pek yanıltır.” dedi ama
  • گفت آن بر من چو روز روشنست ** می‌شناسم باد خرکره‌ی منست
  • Köylü “Hayır. Bu bana gün gibi aşikâr. Tanırım ben, bu yellenme, benim eşeğimin sıpasının yellenmesi.
  • در میان بیست باد آن باد را ** می‌شناسم چون مسافر زاد را
  • Yolcu, azığı nasıl tanırsa ben de yüz yel arasında bile o yeli tanırım” deyince,
  • خواجه بر جست و بیامد ناشکفت ** روستایی را گریبانش گرفت
  • Şehirli dayanamadı, sıçrayıp köylünün yakasına yapıştı.