English    Türkçe    فارسی   

3
889-898

  • عاقبت پیدا شود آثار این ** چون علامتها رسید ای نازنین
  • Sonucu, bunun eserlerini meydana çıkar çünkü nazeninin, alâmetleri belirdi!”
  • در زمان از سوی میدان نعره‌ها ** می‌رسید از خلق و پر می‌شد هوا 890
  • Tam o sırada meydandaki halktan naralar duyulmaya, yer, gök naralarla dolmaya başladı.
  • شاه از آن هیبت برون جست آن زمان ** پابرهنه کین چه غلغلهاست هان
  • Firavun, bu naralardan korkup sıçradı, gürültünün ne olduğunu anlamak için yalınayak koştu.
  • از سوی میدان چه بانگست و غریو ** کز نهیبش می‌رمد جنی و دیو
  • Meydandan gelen ve dehşetinden cinleri, perileri bile korkutan bu nâralar, bu gürültüler nedir anlamak istiyordu.
  • گفت عمران شاه ما را عمر باد ** قوم اسرائیلیانند از تو شاد
  • İmran, “ Padişahımızın ömrü uzun olsun… İsrailoğulları, lütfundan neşeleniyorlar.
  • از عطای شاه شادی می‌کنند ** رقص می‌آرند و کفها می‌زنند
  • İhsanlarına seviniyorlar, oynuyorlar, ellerini çırpıyorlar “dedi.
  • گفت باشد کین بود اما ولیک ** وهم و اندیشه مرا پر کرد نیک 895
  • Firavun dedi ki” Olabilir. Fakat beni adamakıllı bir vehim, bir endişedir kapladı.
  • ترسیدن فرعون از آن بانگ
  • Firavunun o sesten korkması
  • این صدا جان مرا تغییر کرد ** از غم و اندوه تلخم پیر کرد
  • Bu gürültü, asabımı bozdu. Bu acı dertle, kederle âdeta beni kocattı.”
  • پیش می‌آمد سپس می‌رفت شه ** جمله شب او همچو حامل وقت زه
  • Padişah, bütün gece ağrısı tutmuş gebe kadın gibi bir yandan bir yana gidip geliyor.
  • هر زمان می‌گفت ای عمران مرا ** سخت از جا برده است این نعره‌ها
  • Her an “İmran, bu nâralar, beni dehşetle yerimden sıçrattı” diyordu.