English    Türkçe    فارسی   

4
1043-1052

  • خواهرانت را ز بخششهای راد ** هیچ می‌دانی که آن سلطان چه داد
  • O padişahın, kız kardeşlerine yüce ve bol bahşişlerden neler verdiğini hiç bilir misin?
  • تو ز شادی چون گرفتی طبل‌زن ** که منم شاه و رئیس گولحن
  • Hâlbuki sen neş’e ile “Külhanın padişahı ve başbuğu benim” diye davul dövmedesin!
  • مثل قانع شدن آدمی به دنیا و حرص او در طلب دنیا و غفلت او از دولت روحانیان کی ابنای جنس وی‌اند و نعره‌زنان کی یا لیت قومی یعلمون
  • İnsanın dünyaya kâni olup hırsla dünyayı dilemesi ve kendi cinsinden olan ruhaniler “Ne olurdu, kavmimiz halimizi bilse” diye bağırıp dururken onların devletinden gafil olması
  • آن سگی در کو گدای کور دید ** حمله می‌آورد و دلقش می‌درید 1045
  • Hani bir köpek, çukur içinde kör dilenciyi gördü de saldırdı, hırkasını yırttıydı ya!
  • گفته‌ایم این را ولی باری دگر ** شد مکرر بهر تاکید خبر
  • Bunu söyledik ama tenkit için bir kere daha söylüyoruz.
  • کور گفتش آخر آن یاران تو ** بر کهند این دم شکاری صیدجو
  • Kör dedi ki: Senin dostların şimdi dağlarda av arıyorlar...
  • قوم تو در کوه می‌گیرند گور ** در میان کوی می‌گیری تو کور
  • Hısımların dağda yaban eşeği avlıyorlar... Sense köy ortasında kör tutuyorsun!
  • ترک این تزویر گو شیخ نفور ** آب شوری جمع کرده چند کور
  • A yücelerden kaçan şeyh, bu hileyi bırak! Sen, başına birkaç körü toplamış acı suya benziyorsun!
  • کین مریدان من و من آب شور ** می‌خورند از من همی گردند کور 1050
  • Âdeta bunlar benim dervişlerimdir... Ben de acı suyum. Benden içerler de böyle kör olurlar diyorsun!
  • آب خود شیرین کن از بحر لدن ** آب بد را دام این کوران مکن
  • Suyunu Ledün denizinden tatlı bir hale getir. Kötü suyu bu körlere tuzak yapma!
  • خیز شیران خدا بین گورگیر ** تو چو سگ چونی بزرقی کورگیر
  • Kalk, yaban eşeği avlayan Allah aslanlarını gör... Sen, neden köpek gibi hileyle kör avlamadasın?