English    Türkçe    فارسی   

4
2357-2366

  • اژدها را اژدها آورده‌ام ** تا با صلاح آورم من دم به دم
  • Ben de senin ejderhana karşı ejderha getirttim... Onunla anbean seni ıslah etmek niyetindeyim.
  • تا دم آن از دم این بشکند ** مار من آن اژدها را بر کند
  • Onun nefesi, bunun nefesiyle tutulsun... Ejderham, o ejderhayı mahvetsin!
  • گر رضا دادی رهیدی از دو مار ** ورنه از جانت برآرد آن دمار
  • Eğer razı olursan iki yılandan da kurtulursun... Yok, razı olmazsan o ejderha, canını kökünden siler süpürür, seni mahveder!
  • گفت الحق سخت استا جادوی ** که در افکندی به مکر اینجا دوی 2360
  • Firavun dedi ki: Pek usta bir büyücüsün... Bu ülkeye bir ikiliktir saldın.
  • خلق یک‌دل را تو کردی دو گروه ** جادوی رخنه کند در سنگ و کوه
  • Gönlü bir olan halkı iki bölüğe ayırdın... Öyledir; büyücülük, dağa, taşa bile tesir eder... Onları bile yarar, yıkar.
  • گفت هستم غرق پیغام خدا ** جادوی کی دید با نام خدا
  • Musa şöyle cevap verdi: Ben, Allah emirlerine gark olmuşum... Hiç Allah adı ile büyücülük görülmüş şey midir?
  • غفلت و کفرست مایه‌ی جادوی ** مشعله‌ی دینست جان موسوی
  • Büyücülüğün temeli gaflettir, kâfirliktir... Hâlbuki Musa’nın canı, din meşalesidir.
  • من به جادویان چه مانم ای وقیح ** کز دمم پر رشک می‌گردد مسیح
  • A çirkin, ben büyücülere benzer miyim? Nefesine Mesih bile haset etmededir benim.
  • من به جادویان چه مانم ای جنب ** که ز جانم نور می‌گیرد کتب 2365
  • A cenabet, benim nerem büyücülere benzer? Kitaplar, canımda nurlanır, ışıklanır.
  • چون تو با پر هوا بر می‌پری ** لاجرم بر من گمان آن می‌بری
  • Fakat sen heva ve heves kanadı ile uçtuğun için benim hakkımda şüpheye düşüyorsun.