English    Türkçe    فارسی   

4
367-376

  • ای ندانسته تو شر و خیر را ** امتحان خود را کن آنگه غیر را
  • A hayrı, şerri bilmeyen, sen kendini sına, başkasını değil!
  • امتحان خود چو کردی ای فلان ** فارغ آیی ز امتحان دیگران
  • Kendini sınadın mı başkalarını sınamadanvazgeçersin.
  • چون بدانستی که شکردانه‌ای ** پس بدانی کاهل شکرخانه‌ای
  • Şeker parçası olduğunu bildin mi, şeker yapılan ve satılan yere layık olduğunu da bilirsin.
  • پس بدان بی‌امتحانی که اله ** شکری نفرستدت ناجایگاه 370
  • Sınamaksızın şunu bil ki Allah, yersiz, zamansız şeker göndermez sana.
  • این بدان بی‌امتحان از علم شاه ** چون سری نفرستدت در پایگاه
  • Sınamaksızın şunu bil ki eğer başsan Allah, seni ayakkabı konan yere göndermez!
  • هیچ عاقل افکند در ثمین ** در میان مستراحی پر چمین
  • Akıllı kişi, hiç değerli bir inciyi abdes hane de sidik gölcüğüne atar mı?
  • زانک گندم را حکیم آگهی ** هیچ نفرستد به انبار کهی
  • Anlayışlı hâkim bile buğdayı saman ambarına göndermez.
  • شیخ را که پیشوا و رهبرست ** گر مریدی امتحان کرد او خرست
  • Mürit, önden giden, kılavuz olan şeyhi sınamaya kalkışırsa eşektir.
  • امتحانش گر کنی در راه دین ** هم تو گردی ممتحن ای بی‌یقین 375
  • Din yolunda onu sınamaya kalkıştın mı a hakikatten haberi olmayan, sen sınanmış olursun...
  • جرات و جهلت شود عریان و فاش ** او برهنه کی شود زان افتتاش
  • Senin cüretin, senin bilgisizliğin çırçıplak olur, âleme yayılır... Yoksa o, bu araştırmayla nereden anlaşılır; nasıl meydana çıkar?