English    Türkçe    فارسی   

5
1842-1851

  • سوی آن اومید کردم روی خویش  ** که وجودم داده‌ای از پیش بیش 
  • O ümitle yüzümü geri çevirdim. Ben yokken varlığımı sen verdin.
  • خلعت هستی بدادی رایگان  ** من همیشه معتمد بودم بر آن 
  • Bedavaca bana varlık elbisesi bağışladın. Ben daima buna güveniyordum.
  • چون شمارد جرم خود را و خطا  ** محض بخشایش در آید در عطا 
  • Kul kendi suçunu ihsanını sayınca Tanrı ihsanı ile Tanrı bağışlaması gelip yetişir.
  • کای ملایک باز آریدش به ما  ** که بدستش چشم دل سوی رجا  1845
  • Der ki: Ey melekler, onu tekrar bana getirin, çünkü gönül gözü rica ve niyazda.
  • لاابالی وار آزادش کنیم  ** وآن خطاها را همه خط بر زنیم 
  • Ben de aldırmayayım da onu azat edeyim, o hatalara bir kalem çekivereyim.
  • لا ابالی مر کسی را شد مباح  ** کش زیان نبود ز غدر و از صلاح 
  • Bir şeye aldırmamak, birinin iyiliğinden, kötülüğünden kendisine ziyan gelmeyen kişiye mübahtır.
  • آتشی خوش بر فروزیم از کرم  ** تا نماند جرم و زلت بیش و کم 
  • Keremimizden hös bir ateş yakalım da az çok, hiçbir suçu kusuru kalmasın.
  • آتشی کز شعله‌اش کمتر شرار  ** می‌بسوزد جرم و جبر و اختیار 
  • Öyle bir ateş yakalım ki yalımındaki değersiz kıvılcım bile suçu da yaksın, cebri de, ihtiyari da.
  • شعله در بنگاه انسانی زنیم  ** خار را گلزار روحانی کنیم  1850
  • İnsan ağırlıklarının bulunduğu yere bir yalım salalım da dikeni ruhani bir gül bahçesi haline getirelim.
  • ما فرستادیم از چرخ نهم  ** کیمیا یصلح لکم اعمالکم 
  • Biz dokuzuncu kat gökten “Sizin isinizi düzeltir” kimyasını gönderdik.