English    Türkçe    فارسی   

5
2109-2118

  • کن میان مجرمان حکم ای ایاز  ** ای ایاز پاک با صد احتراز 
  • Ey Eyaz suçlulara hükmet. Ey tertemiz olan ve kötülüklerden yüzlerce defa sakınıp çekinen Eyaz!
  • گر دو صد بارت بجوشم در عمل  ** در کف جوشت نیابم یک دغل  2110
  • Seni iki yüz kere kaynatıp sınasam sende yine bir hile bulamam.
  • ز امتحان شرمنده خلقی بی‌شمار  ** امتحانها از تو جمله شرمسار 
  • Sayısız halk sınanmadan utanır. Halbuki sınamalarda sen herkesi utandırıyorsun.
  • بحر بی‌قعرست تنها علم نیست  ** کوه و صد کوهست این خود حلم نیست 
  • Bu,yalnız bilgi değil, adeta dağ, yüzlerce dağ.
  • گفت من دانم عطای تست این  ** ورنه من آن چارقم و آن پوستین 
  • Padişah bu sözleri söyleyince Eyaz dedi ki: Padişahım, bu lütuf ve ihsan, senin lütuf ve ihsanındır. Bunu böyle bilirim ben, ancak o çarıkla posttan ibaretim.
  • بهر آن پیغامبر این را شرح ساخت  ** هر که خود بشناخت یزدان را شناخت 
  • Onun için Peygamber bunu anlattı, dedi ki: Kim kendisini bilirse Tanrısını bilir.
  • چارقت نطفه‌ست و خونت پوستین  ** باقی ای خواجه عطای اوست این  2115
  • Çarığın menidir, kanın post. Hocam bundan ötesi hep onun ihsanı.
  • بهر آن دادست تا جویی دگر  ** تو مگو که نیستش جز این قدر 
  • Başka yok, bu, bu kadardır deme. Daha arayıp isteyesin diye ihsan etmiştir.
  • زان نماید چند سیب آن باغبان  ** تا بدانی نخل و دخل بوستان 
  • Bağcı, bostanının fidanlarını, mahsulünü bilesin diye sana birkaç elma verir.
  • کف گندم زان دهد خریار را  ** تا بداند گندم انبار را 
  • Buğdaycı, alıcıya bir avuç buğday verir ama ambarındaki anlasın diye.