English    Türkçe    فارسی   

5
2762-2771

  • زیرکان که مویها بشکافتند  ** علم هیات را به جان دریافتند 
  • Akıllı fikirli kişiler, kılı kırk yardılar. Heyet (kozmoğrafya) bilgisini elde ettiler.
  • علم نارنجات و سحر و فلسفه  ** گرچه نشناسند حق المعرفه 
  • Neyrencat, sihir ve felsefeyi, hakkiyle belleyemedilerse de,
  • لیک کوشیدند تا امکان خود  ** بر گذشتند از همه اقران خود 
  • Mümkün olduğu kadar çalıştılar, elde ettiler, bütün akranlarını geçtiler.
  • عشق غیرت کرد و زیشان در کشید  ** شد چنین خورشید زیشان ناپدید  2765
  • Aşk, kıskançlığından kendisini gizledi. Böyle bir güneş, onlardan gizli kaldı.
  • نور چشمی کو به روز استاره دید  ** آفتابی چون ازو رو در کشید 
  • Gündüzün yıldızları gören keskin gözden güneş, yüzünü gizledi.
  • زین گذر کن پند من بپذیر هین  ** عاشقان را تو به چشم عشق بین 
  • Bundan geç de öğütümü dinle. Âşıkları aşk göziyle gör.
  • وقت نازک باشد و جان در رصد  ** با تو نتوان گفت آن دم عذر خود 
  • Vakit dar, can da kuşkuda. Artık sana özür getirmesine imkân yok.
  • فهم کن موقوف آن گفتن مباش  ** سینه‌های عاشقان را کم خراش 
  • Sen anla da o sözü bekleme. Âşıkların gönüllerini az incit.
  • نه گمانی برده‌ای تو زین نشاط  ** حزم را مگذار می‌کن احتیاط  2770
  • Sen bu neşeyi anlayamamışsın. Bari ağır ol, ihtiyatı bırakma.
  • واجبست و جایزست و مستحیل  ** این وسط را گیر در حزم ای دخیل 
  • Mutlaka yapılması lâzım şey var, yapılsa da olur, yapılmasa da olur iş var, bir de yapılmasına imkân olmayan var. Sen bu ikisinin ortasını tut, ihtiyatta caiz olanı gözet ey bu kavme sonradan gelip katılan kişi!
  • گریان شدن امیر از نصیحت شیخ و عکس صدق او و ایثار کردن مخزن بعد از آن گستاخی و استعصام شیخ و قبول ناکردن و گفتن کی من بی‌اشارت نیارم تصرفی کردن 
  • Beyin, Şeyhin öğütünü duyunca ağlaması ye Şeyhin özündeki doğruluğun ona aksetmesi, o küstahlıktan sonra hazinesini Şeyhe bağışlaması, Şeyhin, ben buyruksuz alıp kullanamam diyerek kabul etmemesi