English    Türkçe    فارسی   

6
1539-1548

  • مرگ یک قتلست و این سیصد هزار  ** هر یکی را خونبهایی بی‌شمار 
  • Ölüm, bir kere öldürülmedir. Halbuki bu, üç yüz ölümdür, her birine de sayısız diyet vardır.
  • گرچه کشت این قوم را حق بارها  ** ریخت بهر خونبها انبارها  1540
  • Allah, bunları defalarla öldürmüştür ama diyetleri için de ambarlar dökmüştür.
  • هم‌چو جرجیس‌اند هر یک در سرار  ** کشته گشته زنده گشته شصت بار 
  • Bunların her biri hakikat âleminde Circis’e benzerler. Altmış kere öldürülmüşler, altmış kere dirilmişlerdir.
  • کشته از ذوق سنان دادگر  ** می‌بسوزد که بزن زخمی دگر 
  • Bu çeşit adam, ihsan sahibi kılıcın zevkiyle öldürülmüştür; fakat bir kere daha vur diye yanar, sızlanır durur.
  • والله از عشق وجود جان‌پرست  ** کشته بر قتل دوم عاشق‌ترست 
  • Vallahi şehit olan, o canlar bağışlayan varlığın aşkıyla ikinci defa öldürülmeye öyle bir âşıktır ki!
  • گفت قاضی من قضادار حیم  ** حاکم اصحاب گورستان کیم 
  • Kadı dedi ki: Ben dirilere hükmederim, mezarlıkta yatan ölülere değil.
  • این به صورت گر نه در گورست پست  ** گورها در دودمانش آمدست  1545
  • Bu, görünüşte mezarda alçalmış, ölü değil ama mezarlar onun varlığında gizli.
  • بس بدیدی مرده اندر گور تو  ** گور را در مرده بین ای کور تو 
  • Mezarda ölüyü çok gördün, bir de ölüde mezarı gör ey kör adam.
  • گر ز گوری خشت بر تو اوفتاد  ** عاقلان از گور کی خواهند داد 
  • Bir mezardan üstüne bir kerpiç düşse ne yaparsın, akıllılar kalkarlar, mezardan dâvacı olurlar mı?
  • گرد خشم و کینه‌ی مرده مگرد  ** هین مکن با نقش گرمابه نبرد 
  • Ölüye kızıp da kinlenmeye, öç almaya kalkışma. Hamam duvarındaki resimle kavgaya girişme.