English    Türkçe    فارسی   

6
167-176

  • او شفیع است این جهان و آن جهان  ** این جهان زی دین و آنجا زی جنان 
  • O, bu dünyada da şefaatçidir, o dünyada da, bu dünyada insanı dine götürür, o dünyada cennetlere.
  • این جهان گوید که تو رهشان نما  ** وآن جهان گوید که تو مهشان نما 
  • Bu dünyada “Sen onlara yol göster” der; o dünyada “Sen onlara ay gibi yüzünü göster” der.
  • پیشه‌اش اندر ظهور و در کمون  ** اهد قومی انهم لا یعلمون 
  • Onun gizli, aşikâr işi, daima “Yarabbi, sen kavmime doğru yolu göster, onlar bilmiyorlar” demektir.
  • باز گشته از دم او هر دو باب  ** در دو عالم دعوت او مستجاب  170
  • Onun nefesiyle iki kapı da açıktır. Duası, iki âlemde de müstecap olur.
  • بهر این خاتم شدست او که به جود  ** مثل او نه بود و نه خواهند بود 
  • Ona benzer ne gelmiştir, ne de gelecek. Bu yüzden son peygamber olmuştur.
  • چونک در صنعت برد استاد دست  ** نه تو گویی ختم صنعت بر توست 
  • Sanatında son derece ileri gitmiş bir üstadı görünce bu sanat, sende bitmiştir demez misin?
  • در گشاد ختمها تو خاتمی  ** در جهان روح‌بخشان حاتمی 
  • Ey peygamber, mühürleri kaldırmak, kapalı kapıları açmaktasın, Hatem’sin, bu iş, seninle ve sende bitmiştir. Can bağışlayanlar âleminde bir Hatem’sin sen.
  • هست اشارات محمدالمراد  ** کل گشاد اندر گشاد اندر گشاد 
  • Hâsılı mühürleri kaldırma ve kapıları açmada Muhammed’in işaretleri, tamamiyle açıklık içinde açıklıktır, açılık içinde açıklıktır,açıklık içinde açıklık.
  • صد هزاران آفرین بر جان او  ** بر قدوم و دور فرزندان او  175
  • Onun canına, evlâdının gelişine ve zamanına yüz binlerce aferin !
  • آن خلیفه‌زادگان مقبلش  ** زاده‌اند از عنصر جان و دلش 
  • Onun devlet ve ikbal sahibi halifesinin oğulları, onun can ve gönül unsurundan doğmuşlardır.