English    Türkçe    فارسی   

6
2605-2614

  • شق باید ریش را مرهم کنی  ** چرک را در ریش مستحکم کنی  2605
  • Yarayı deşmek lazım. Deşeceğin yerde üstüne merhem korsan pisliği kökleştirmiş olursun.
  • تا خورد مر گوشت را در زیر آن  ** نیم سودی باشد و پنجه زیان 
  • Yaranın altındaki eti yer. Yarı faydası olsa elli tane ziyanı olur.
  • گفت دلقک من نمی‌گویم گذار  ** من همی‌گویم تحریی بیار 
  • Delkak, beni bırak demiyorum dedi, işi ara, sor, tahkik et diyorum.
  • هین ره صبر و تانی در مبند  ** صبر کن اندیشه می‌کن روز چند 
  • Sabır yolunu kapama, acele etme. Sabret de birkaç gün düşün.
  • در تانی بر یقینی بر زنی  ** گوش‌مال من بایقانی کنی 
  • Bu düşünce esnasında bir şeye iyice karar verirsin de kulağımı bilerek çekersin.
  • در روش یمشی مکبا خود چرا  ** چون همی‌شاید شدن در استوا  2610
  • Neden yürüyüşte “Yüzü üstünde sürünme” sözü söylenir? Daima doğru yürümek gerekken yüzüstü sürünme neden?
  • مشورت کن با گروه صالحان  ** بر پیمبر امر شاورهم بدان 
  • İyi kişilerle danış, görüş. Peygamber “İşlerini meşveretle yapar onlar” dedi, bunu böyle bil!
  • امرهم شوری برای این بود  ** کز تشاور سهو و کژ کمتر رود 
  • İşleri meşveretle yapmak, şunun içindir: Meşveretten hata ve eğrilik, az meydana gelir.
  • این خردها چون مصابیح انورست  ** بیست مصباح از یک روشن‌ترست 
  • Bu akıllar, aydın kandillere benzer. Elbette yirmi kandil bir kandilden daha ziyade aydınlık verir.
  • بوک مصباحی فتد اندر میان  ** مشتعل گشته ز نور آسمان 
  • Belki aralarına gökyüzünün nurundan yanmış bir kandil düşüverir.