English    Türkçe    فارسی   

6
4065-4074

  • زنده زین دعوی بود جان و تنم  ** من ازین دعوی چگونه تن زنم  4065
  • Canım ve bedenim, bu dava ile dirildi. Artık ben bu davadan nasıl vazgeçer, nasıl sukut edebilirim?
  • خواب می‌بینم ولی در خواب نه  ** مدعی هستم ولی کذاب نه 
  • Rüya görürüm ama uykuda değil. Dava edip duruyorum ama yalancı değilim.
  • گر مرا صد بار تو گردن زنی  ** هم‌چو شمعم بر فروزم روشنی 
  • Yüz kere kellemi kessen mum gibiyim ben, daha ziyade aydınlanır, etrafı daha aydınlık bir hale getiririm.
  • آتش ار خرمن بگیرد پیش و پس  ** شب‌روان را خرمن آن ماه بس 
  • Ateş, önden, arttan bütün harmanı sarsa gece yolcularına ayın harmanı kafidir.
  • کرده یوسف را نهان و مختبی  ** حیلت اخوان ز یعقوب نبی 
  • Yusuf’u, kardeşlerinin hilesi, Yakub peygamberden gizledi.
  • خفیه کردندش به حیلت‌سازیی  ** کرد آخر پیرهن غمازیی  4070
  • Onu hileyle gizlediler. Fakat gömlek, nihayet gammazlıkta bulundu.
  • آن دو گفتندش نصیحت در سمر  ** که مکن ز اخطار خود را بی‌خبر 
  • İki küçük kardeşi, büyük kardeşlerine öğütlerde bulundular. Dediler ki: Düşeceğin tehlikelerden bihaber olma.
  • هین منه بر ریش‌های ما نمک  ** هین مخور این زهر بر جلدی و شک 
  • Kendine gel, yaralarımıza tuz ekme. Babayiğitlik taslayıp, yahut şüpheye düşüp bu zehri içmeye kalkışma.
  • جز به تدبیر یکی شیخی خبیر  ** چون روی چون نبودت قلبی بصیر 
  • Her şeyden haberdar olan bir şeyhin tedbirine uymadıkça kalb gözün açık olmadığı halde nasıl yol gidebilirsin?
  • وای آن مرغی که ناروییده پر  ** بر پرد بر اوج و افتد در خطر 
  • Vay o kuşa ki kanadı bitmeden yücelere uçmaya kalkışır da tehlikeye düşer!