English    Türkçe    فارسی   

1
1728-1737

  • خوش نشین ای قافیه اندیش من ** قافیه‌‌ی دولت تویی در پیش من‌‌
  • Ey benim kafiye düşünenim! Rahatça otur, benim yanımda devlet kafiyesi sensin.
  • حرف چه بود تا تو اندیشی از آن ** حرف چه بود خار دیوار رزان‌‌
  • Harf ne oluyor ki sen onu düşünesin! Harf nedir? Üzüm bağının çitten duvarı.!
  • حرف و صوت و گفت را بر هم زنم ** تا که بی‌‌این هر سه با تو دم زنم‌‌ 1730
  • Harfi, sesi, sözü birbirine vurup parçalayayım da seninle bu üçü de olmaksızın konuşayım!
  • آن دمی کز آدمش کردم نهان ** با تو گویم ای تو اسرار جهان‌‌
  • Âdem’den bile gizlediğim sırrı, ey cihanın esrarı olan sevgili, sana söyleyeyim.
  • آن دمی را که نگفتم با خلیل ** و آن غمی را که نداند جبرئیل‌‌
  • Halil’e bile söylemediğim sırrı, Cebrail’in bile bilmediği gamı,
  • آن دمی کز وی مسیحا دم نزد ** حق ز غیرت نیز بی‌‌ما هم نزد
  • Mesih’in bile dem vurmadığı, hatta Tanrı’nın bile kıskanıp biz olmadıkça kimseye açmadığı sırrı sana açayım.”
  • ما چه باشد در لغت اثبات و نفی ** من نه اثباتم منم بی‌‌ذات و نفی‌‌
  • Biz (mâ) kelimesi, lûgatte nasıl bir kelimedir? İspata ve nefye delalet eden bir kelime. Hâlbuki ben ispat değilim; zatım, varlığım yoktur ki ispat edilebilsin. (Varlığım olmadığından ) Nefiy de değilim (yokun varlığı nefiy de edilemez, esasen olmadığı için yoktur da denemez).
  • من کسی در ناکسی دریافتم ** پس کسی در ناکسی دربافتم‌‌ 1735
  • Ben varlığı yoklukta buldum, onun için varlığı yokluğa feda ettim.
  • جمله شاهان بنده‌‌ی بنده‌‌ی خودند ** جمله خلقان مرده‌‌ی مرده‌‌ی خودند
  • Padişahların hepsi kendilerine karşı alçalana alçalırlar. Bütün hak, kendisine sarhoş olanın sarhoşudur.
  • جمله شاهان پست، پست خویش را ** جمله خلقان مست، مست خویش را
  • Padişahlar, kendilerine kul olana kul olurlar. Halk umumiyetle kendi yolunda ölenin yolunda ölür.