English    Türkçe    فارسی   

1
1906-1915

  • ناز را رویی بباید همچو ورد ** چون نداری گرد بد خویی مگرد
  • “Naz için gül gibi bir yüz gerek. Öyle bir yüzün yoksa kötü huyun etrafında dönüp dolaşma, nazlanma!
  • زشت باشد روی نازیبا و ناز ** سخت باشد چشم نابینا و درد
  • Çirkin ve sarı bir yüzün nazı da çirkindir. Gözün hem kör, hem de hastalıklı oluşu müşküldür.
  • پیش یوسف نازش و خوبی مکن ** جز نیاز و آه یعقوبی مکن‌‌
  • Yusuf’a karşı nazlanma, güzellik iddia etme! Yakub’casına niyaz etmek ve ah eylemekten başka bir şey yapma!
  • معنی مردن ز طوطی بد نیاز ** در نیاز و فقر خود را مرده ساز
  • Dudunun ölümünün manası niyazdı. Sen de niyaz ve yoksullukta kendini ölü yap!
  • تا دم عیسی ترا زنده کند ** همچو خویشت خوب و فرخنده کند 1910
  • İsa’nın nefesi seni diriltsin, kendisi gibi güzel ve mutlu bir hale getirsin!
  • از بهاران کی شود سر سبز سنگ ** خاک شو تا گل برویی رنگ رنگ‌‌
  • Baharların tesiriyle taş yeşerir mi? Toprak ol ki renk renk çiçekler bitiresin.
  • سالها تو سنگ بودی دل خراش ** آزمون را یک زمانی خاک باش‌‌
  • Yıllarca gönüller yırtan, kalplere elem veren taş oldun; bir tecrübe et, bir zaman da toprak ol!
  • داستان پیر چنگی که در عهد عمر از بهر خدا روز بی‌‌نوایی چنگ زد میان گورستان‌‌
  • Tanrı razı olsun, Ömer zamanında yoksulluk gününde gidip mezarlıkta çenk çalan ihtiyar çalgıcının hikâyesi
  • آن شنیده ستی که در عهد عمر ** بود چنگی مطربی با کر و فر
  • (Bilmem) işittin mi? Ömer zamanında pek güzel, pek lâtif çenk çalan bir çalgıcı vardı.
  • بلبل از آواز او بی‌‌خود شدی ** یک طرب ز آواز خوبش صد شدی‌‌
  • Bülbül onun sesinden kendini kaybeder; bir namesini dinleyenlerin şevki, yüz misli artardı.
  • مجلس و مجمع دمش آراستی ** وز نوای او قیامت خاستی‌‌ 1915
  • Meclisleri, cemiyetleri, onun nağmeleri süsler; onun sesinden kıyametler kopardı.