English    Türkçe    فارسی   

2
1543-1552

  • برق خندد بر که می‏خندد بگو ** بر کسی که دل نهد بر نور او
  • Şimşek güler o kişiye. Kime biliyor musun? Onun nuruna gönül bağlayana.
  • نورهای چرخ ببریده پی است ** آن چو لا شرقی و لا غربی کی است‏
  • Felek nurlarının sonu yoktur. O nurlar, şarkta ve garpta bulunmayan Allah nuruna benzer mi hiç?
  • برق را چون یخطف الأبصار دان ** نور باقی را همه انصار دان‏ 1545
  • Şimşek, bil ki göz nurunu alır, baki nur da, bil ki gözlere yardımcıdır.
  • بر کف دریا فرس را راندن ** نامه‏ای در نور برقی خواندن‏
  • Denizköpüğü üstüne at sürmekle şimşek ziyasıyla mektup okumak,
  • از حریصی عاقبت نادیدن است ** بر دل و بر عقل خود خندیدن است‏
  • Hırs yüzünden akıbeti görmemek, kendi gönlüne, kendi aklına gülmektir.
  • عاقبت بین است عقل از خاصیت ** نفس باشد کاو نبیند عاقبت‏
  • Aklın hassası, işin sonunu görmektir. Akıbeti görmeyen akıl, nefistir.
  • عقل کاو مغلوب نفس او نفس شد ** مشتری مات زحل شد نحس شد
  • Nefse mağlûp olan akıl, nefis haline gelmiştir. Müşteri, Zuhal tesiri altında kalırsa Zuhalleşir.
  • هم درین نحسی بگردان این نظر ** در کسی که کرد نحست درنگر 1550
  • Sen bu yomsuzluk içinde gözünü döndür de sana bu nuhuseti verene bak!
  • آن نظر که بنگرد این جر و مد ** او ز نحسی سوی سعدی نقب زد
  • Bu cezirle meddi gören kişi, yomsuzluktan kurtulur, saadete erer.
  • ز آن همی‏گرداندت حالی به حال ** ضد به ضد پیدا کنان در انتقال‏
  • Allah, bir halden bir hale döndürme esnasında her şeyi zıddıyla meydana çıkararak seni halden hale döndürür durur.