English    Türkçe    فارسی   

2
1618-1627

  • گر کند سفلی هوا و نار را ** ور ز گل او بگذراند خار را
  • Dilerse havayı, ateşi aşağılatır, dilerse dikeni gülden üstün eder.
  • حاکم است و یفعل الله ما یشاء ** کاو ز عین درد انگیزد دوا
  • Allah hükmedicidir, dilediğini yapar. Derdin ta kendisinden deva yaratır.
  • گر هوا و نار را سفلی کند ** تیرگی و دردی و ثقلی کند 1620
  • Havayı, ateşi aşağılatırsa onları karartır, bulandırır, ağırlaştırır.
  • ور زمین و آب را علوی کند ** راه گردون را بپا مطوی کند
  • Yeri ve suyu yüceltirse kâinat yolunu ayaklarıyla arşınlarlar, yürürler.
  • پس یقین شد که تعز من تشاء ** خاکیی را گفت پرها بر گشا
  • Gayrı tamamıyla anlaşıldı ki dilediğini yüceltir, toprağa mensup olana “Kanatlarını aç” der.
  • آتشی را گفت رو ابلیس شو ** زیر هفتم خاک با تلبیس شو
  • Ateşe mensup olana der ki: “ Yürü, İblis ol, yedinci kat yerin altında şeytanlık et.
  • آدم خاکی برو تو بر سها ** ای بلیس آتشی رو تا ثری‏
  • Ey topraktan yaratılan adam, sen de yürü, Süha yıldızını bile geç. Ateşten yaratılan İblis, sen de yerin dibine git.
  • چار طبع و علت اولی نی‏ام ** در تصرف دایما من باقی‏ام‏ 1625
  • Ben dört tabiat ve illet-i şlâ değilim. Her şeyi tasarruf etmede Baki ve Daimîyim.
  • کار من بی‏علت است و مستقیم ** هست تقدیرم نه علت ای سقیم‏
  • İşim illetsiz, sebepsiz ve dosdoğrudur. Ey kötü düşünceli; takdirim, sebebe bağlı olamaz.
  • عادت خود را بگردانم به وقت ** این غبار از پیش بنشانم به وقت‏
  • Bir vakit olur, âdetimi değiştirir. Bir vakit olur, bu tozu yatıştırırım.