English    Türkçe    فارسی   

2
1738-1747

  • آن که گفت انی مرضت لم تعد ** من شدم رنجور او تنها نشد
  • Allah, onun hakkında, “ Hastalandım da yine halimi hatırımı sormadın? Yalnız o hastalanmadı, ben de hasta oldum” demiştir.
  • آن که بی‏یسمع و بی‏یبصر شده ست ** در حق آن بنده این هم بی‏هده ست‏
  • Bu çeşit sözler, “ Benimle duyar, benimle görür” haki katına erişen kişi içinde bâtıldır.
  • بی‏ادب گفتن سخن با خاص حق ** دل بمیراند سیه دارد ورق‏ 1740
  • Allah haslarıyla edepsizce konuşmak gönlü öldürür amel defterini kapkara bir hale koyar.
  • گر تو مردی را بخوانی فاطمه ** گر چه یک جنسند مرد و زن همه‏
  • Sen bir erkeğe Fatma desen; erkekle kadın, hep bir cinsten olmakla beraber,
  • قصد خون تو کند تا ممکن است ** گر چه خوش خو و حلیم و ساکن است‏
  • İmkân bulursa kanına kasteder, isterse haddi zatında halîm ve mülâyim olsun!
  • فاطمه مدح است در حق زنان ** مرد را گویی بود زخم سنان‏
  • Fatma sözü, kadınlar için övünçtür. Fakat erkeğe söylersen kılıç yarası gibi tesir eder.
  • دست و پا در حق ما استایش است ** در حق پاکی حق آلایش است‏
  • El ayak. Bizim için övünç vesilesidir; fakat Allah’ın arılığına nispetle kusur.
  • لم یلد لم یولد او را لایق است ** والد و مولود را او خالق است‏ 1745
  • “ Doğmaz, doğurmaz” vasfı ona lâyıktır. Babayı da halk eden o, oğlu da.
  • هر چه جسم آمد ولادت وصف اوست ** هر چه مولود است او زین سوی جوست‏
  • Doğma, cisim olanın vasfıdır. Doğan, ırmağın bu yüzüne mensuptur.
  • ز انکه از کون و فساد است و مهین ** حادث است و محدثی خواهد یقین‏
  • Çünkü doğan, Kevnü Fesat âlemindendir, aşağılıktır, sonradan olmadır. Elbette onu bir meydana getiren lâzım.”