English    Türkçe    فارسی   

2
2519-2528

  • این امانت در دل و دل حامله ست ** این نصیحتها مثال قابله ست‏
  • Bu emanet gönüldedir, gönülde gebe. Bu nasihatlerse ebeye benzer.
  • قابله گوید که زن را درد نیست ** درد باید درد کودک را رهی است‏ 2520
  • Ebe “Kadının ağrısı yok, ağrı lâzım, ağrı çocuğa yoldur” der.
  • آن که او بی‏درد باشد ره زن است ** ز انکه بی‏دردی انا الحق گفتن است‏
  • Dertsiz kişi yol vurucudur, dertsizlik “Enel Hak- ben Hakk’ım” demektir.
  • آن انا بی‏وقت گفتن لعنت است ** آن انا در وقت گفتن رحمت است‏
  • Bu “Ene” sözünü vakitsiz söylemek; lânete düşmektir, “Ene” yi vaktinde söylemek rahmettir.
  • آن انا منصور رحمت شد یقین ** آن انا فرعون لعنت شد ببین‏
  • Mansur’un “Ene” deyişi, şüphe yok ki rahmetten ibarettir; fakat Firavunun “ Ene” deyişine bir bak, lânetin ta kendisi!
  • لاجرم هر مرغ بی‏هنگام را ** سر بریدن واجب است اعلام را
  • Hulasa vakitsiz öten her horozun ibret için başını kesmek gerekir.
  • سر بریدن چیست کشتن نفس را ** در جهاد و ترک گفتن نفس را 2525
  • Baş kesmek nedir? Dünyada nefsi öldürmek, nefsin dileklerini terk etmek.
  • آن چنان که نیش کژدم بر کنی ** تا که یابد او ز کشتن ایمنی‏
  • Bu da öldürülmekten kurtulsun diye akrebin iğnesini çıkarmak gibidir.
  • بر کنی دندان پر زهری ز مار ** تا رهد مار از بلای سنگسار
  • Taşla tepelenme belâsından kurtulsun diye yılanın zehirli dişini sökersin ya!
  • هیچ نکشد نفس را جز ظل پیر ** دامن آن نفس کش را سخت گیر
  • Nefsi, pirin gölgesinden başka hiçbir şey öldürmez. O nefis öldürenin eteğine sımsıkı sarıl.