English    Türkçe    فارسی   

2
409-418

  • و آن غریمان هم به انکار و جحود ** رو به شیخ آورده کاین باری چه بود
  • Borçlular da inkâra düşüp Şeyh’e yüz çevirerek “Bu ne oyun ki?
  • مال ما خوردی مظالم می‏بری ** از چه بود این ظلم دیگر بر سری‏ 410
  • Bizim malımızı yedin, borçlu gidiyorsun. Böyle olduğu halde neden başka bir zulümde daha bulundun?” diyorlardı.
  • تا نماز دیگر آن کودک گریست ** شیخ دیده بست و در وی ننگریست‏
  • Çocuk ikindi namazı vaktine kadar ağladı.Şeyh’e gelince,gözlerini yummuş,ona hiç bakmıyordu.
  • شیخ فارغ از جفا و از خلاف ** در کشیده روی چون مه در لحاف‏
  • Bu cefaya, bu aykırı işe aldırış etmemekteydi. Ay gibi yüzünü yorganın içine çekmişti.
  • با ازل خوش با اجل خوش شاد کام ** فارغ از تشنیع و گفت خاص و عام‏
  • Ezelle hoş, ecelle sevinçli, havas ve acamın kınamasından, dedikodusundan el ayak çekmiş!
  • آن که جان در روی او خندد چو قند ** از ترش رویی خلقش چه گزند
  • Can, bir adamın yüzüne gülerse, ona halkın ekşi suratlı oluşundan ne zarar.
  • آن که جان بوسه دهد بر چشم او ** کی خورد غم از فلک وز خشم او 415
  • Can birisini öperse, felekten, feleğin hışmından gam yer mi?
  • در شب مهتاب مه را بر سماک ** از سگان و عوعو ایشان چه باک‏
  • Mehtaplı gecede ay, Simâk burcundayken köpeklerden, köpeklerin havlamasından ne korkusu olur?
  • سگ وظیفه‏ی خود به جا می‏آورد ** مه وظیفه‏ی خود به رخ می‏گسترد
  • Köpek vazifesini yerine getirir, ay da ışığını yere döşeyip durur.
  • کارک خود می‏گزارد هر کسی ** آب نگذارد صفا بهر خسی‏
  • Herkes kendi işceğizini görür. Su, bir çöp için durulduğunu terk etmez.