English    Türkçe    فارسی   

3
125-134

  • می‌شمارد می‌دهد زر بی وقوف ** تا که خالی گردد و آید خسوف 125
  • Bilmeden, anlamadan sayar durur, nihayet kese boşalır, ay tutulur.
  • گر ز که بستانی و ننهی بجای ** اندر آید کوه زان دادن ز پای
  • Dağdan alsan da yerine koymasan dağ bile yerin de kalmaz, yok olur gider.
  • پس بنه بر جای هر دم را عوض ** تا ز واسجد واقترب یابی غرض
  • Şu halde her an yerine karşılık koy ki: “Secde et de yaklaş” ayetinin maksadı neyse bulasın.
  • در تمامی کارها چندین مکوش ** جز به کاری که بود در دین مکوش
  • Bütün işlere böyle çalışma, dindeki işten başka iş için savaşma.
  • عاقبت تو رفت خواهی ناتمام ** کارهاات ابتر و نان تو خام
  • Sonra sonunda tamamlamadan geçip gidersin. İşlerin sona ermez, ekmeğin de ham kalır.
  • وان عمارت کردن گور و لحد ** نه به سنگست و به چوب و نه لبد 130
  • O mezarını lâhdini yapma işi taşla, tahtayla, kilimle, keçeyle olmaz.
  • بلک خود را در صفا گوری کنی ** در منی او کنی دفن منی
  • Kendine gönülde bir mezar kazman, onun benliğinin önünde bu benliği görmen gerektir.
  • خاک او گردی و مدفون غمش ** تا دمت یابد مددها از دمش
  • Onun toprağı olman, gamına gömülmen lâzım ki nefesin, nefesinden yardımlara nail olsun, nefesin kutlu ve tesirli bir hale gelsin.
  • گورخانه و قبه‌ها و کنگره ** نبود از اصحاب معنی آن سره
  • Mezara türbe yapmak, üstüne kubbe kurmak, mana sahiplerine makbul değildir.
  • بنگر اکنون زنده اطلس‌پوش را ** هیچ اطلس دست گیرد هوش را
  • Bir bak da gör, diri iken atlaslara bürünen kişinin aklını o ipekler, o atlaslar hiç fazlalaştırır, onun reyine isabet verir mi?