English    Türkçe    فارسی   

3
1427-1436

  • حالها موقوف عزم و رای او ** زنده از نفخ مسیح‌آسای او
  • Haller, onun azmine onun reyine mahkûmdur. Haller, onun Mesih’in nefesine benzeyen nefesleriyle diridir.
  • عاشق حالی نه عاشق بر منی ** بر امید حال بر من می‌تنی
  • Sense hale âşıkısın, bana değil. Sen, bir hale sahip olmak ümidiyle benim etrafımda dönüp dolaşıyorsun.
  • آنک یک دم کم دمی کامل بود ** نیست معبود خلیل آفل بود
  • Bir an eksilen, bir an artıp kemâl bulan hal, Halil’in mâbudu olamaz, batar gider.
  • وانک آفل باشد و گه آن و این ** نیست دلبر لا احب افلین 1430
  • Batıp giden, gâh böyle, gâh şöyle olan güzel değildir, ben batıp gidenleri sevmem.
  • آنک او گاهی خوش و گه ناخوشست ** یک زمانی آب و یک دم آتشست
  • Bazen hoş, bazen nahoş olan, bir zaman su, bir zaman ateş kesilen,
  • برج مه باشد ولیکن ماه نه ** نقش بت باشد ولی آگاه نه
  • Ayın burcudur ama ay değil… Put gibi güzeldir, ama güzelliğinden haberi bile yok!
  • هست صوفی صفاجو ابن وقت ** وقت را همچون پدر بگرفته سخت
  • Saf sofi, "İbn-al vakit"tir ama vaktin babasıymış gibi vakti adamakıllı avucunun içine almıştır.
  • هست صافی غرق عشق ذوالجلال ** ابن کس نه فارغ از اوقات و حال
  • Bu çeşit sofi, tamamıyla ululuk sahibi Allah’ın nuruna gark olmuştur. Kimsenin oğlu değildir o… vakitlerden de kurtulmuştur, hallerden de!
  • غرقه‌ی نوری که او لم یولدست ** لم یلد لم یولد آن ایزدست 1435
  • Doğurmayan nura batmıştır. Doğmayan, doğurmayan zatsa ancak Allah’tır.
  • رو چنین عشقی بجو گر زنده‌ای ** ورنه وقت مختلف را بنده‌ای
  • Diriysen yürü, böyle bir aşk ara… Yoksa birbirine aykırı vakitlere kulsun.